Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

SANMA Kİ ALLAH’TAN GİZLİ BİR ŞEY VARDIR!

Değerli Müslümanlar:

İnsanoğlu dünya hayatının bir gün sona ereceğini bildiği halde dünyaya öylesine bağlanır ki, hiç ölmeyecekmiş gibi yığınak yapar. Ancak mukadderatın her nefsi yakaladığı gibi onu da yakaladığında, Rabbinden rızasını kazanmak için zaman ister de ömrün bir sefer, imtihanın ise tek cevabı olduğunu unutur.

Bu öylesine bir istektir ki, kişinin Allah’ı bilip, bilmemesi insanın bu arzusunu ortadan kaldırmaz. Rabbimiz bunu ortaya koymak adına kerim kitabında Yahudilerden bahsederek şöyle buyurur:

وَلَتَجِدَنَّهُمْ اَحْرَصَ النَّاسِ عَلٰى حَيٰوةٍۚ وَمِنَ الَّذٖينَ اَشْرَكُوا يَوَدُّ اَحَدُهُمْ لَوْ يُعَمَّرُ اَلْفَ سَنَةٍۚ وَمَا هُوَ بِمُزَحْزِحِهٖ مِنَ الْعَذَابِ اَنْ يُعَمَّرَؕ وَاللّٰهُ بَصٖيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ

“Elbette sen onları, insanların yaşamaya en düşkünü olarak bulursun. Hatta onlardaki hırs müşriklerde bile yoktur. Her biri bin yıl yaşamak ister. Oysa ömrünün uzatılması onu azaptan uzaklaştıracak değildir. Çünkü Allah onların bütün yaptıklarını görmektedir.” [1]

Onun için unutmamak gerekiyor ki, insan dünyalık ne elde etmiş olursa olsun Allah için olmayan hiçbir imkân kulu Rabbinin huzurundaki hesaptan ve de hesabın sonunda ki azaptan kurtarmayacaktır. Nitekim Rabbimiz Resulüne ve kendine iman eden kullarına hitap ettiği şu beyan bizlere açık bir tehdit dir:

فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ وَمَنْ تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْاؕ اِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Tövbe edip seninle beraber Allah’ın yoluna dönenler de dosdoğru olsunlar. Haddinizi de aşmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” [2]

Allah Resulü bu ifadelerden öylesine teessür duyuyor ki, ağzından şu cümleler dökülüyor:

“ Rabbimin bu beyanı beni yaşlandırdı”

İşte bu noktada şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor! Yeri geldi mi Allah yukarıda bizi görüyor diyen ama Allah’ın mekândan münezzeh olduğunu unutup da her şeyi yapan ve de bundan zerre kadar hicap duymayan ey gafil Müslüman! Bu ayet seni de yaşlandırdı mı? Saçlarını beyazlattı mı?

Allah Resulü s.a.v biz ümmetinin üzerinde bu ayetin gerektiği gibi etki yapmadığını görmüş olacak ki ağzından şöyle bir ifade dökülüyor:

“Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur ki, orada Allah'a secde etmek için alnını koymuş bir melek olmasın. Allah'a yemin olsun ki, benim bildiğimi siz bilseydiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlardan zevk almayı terk eder, yollara, dökülür, Allah'a yalvar yakar olurdunuz.” [3]

Öylesine kör ve sağır olmuşuz ki, Allah’ın hükümleri açık şekilde bizlere sunulurken, onları anlamamız için peygamber efendimiz bize örnek olarak sunulurken, biz bunları görmek yerine kitaptan görmek istediğimizi görmeye, Allah Resulünü çıkarlarımıza meze yapmaya devam ediyoruz.

Peki! Ama Allah bizim yaptığımız hileyi anlamadığını mı zannediyoruz veya Allah’ın bizi görüp, işittiğini göz ardımı ediyoruz?

Biz gör adı edebiliriz ama Allah bizi göz ardı etmiyor ve her yaptığımızı bize haber vererek, ahmaklığımızı yüzümüze vuruyor:

اِنَّ الَّذٖينَ يُجَادِلُونَ فٖٓي اٰيَاتِ اللّٰهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ اَتٰيهُمْۙ اِنْ فٖي صُدُورِهِمْ اِلَّا كِبْرٌ مَا هُمْ بِبَالِغٖيهِۚ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِؕ اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ

“Kendilerine ulaşan kesin bir delile dayanmaksızın Allah’ın ayetleri hakkında körü körüne tartışmaya girişenler var ya, onların göğüslerinde hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri bir kibirden, hiçbir zaman ulaşamayacakları sana üstün gelme duygusundan başka bir şey yoktur. Resulüm! Sen, bunların her türlü hile ve tuzaklarından Allah’a sığın! Çünkü O, her şeyi hakkiyle işiten, her şeyi hakkiyle görendir.”  [4]

Biz göğsümüzde ki kibri ve de Allah’ın bizde gördüğünü kendimize itiraf edemiyoruz. Ancak Rabbimiz yinede bize acıyor ve bize imkânlar sunuyor.

İmkân denilence insanlar hep bolluk ve bereket olarak algılıyor ama bazen yokluk da insan için bir kurtuluştur. Rabbimiz bizim anlamak istediğimize işaret ederek şöyle buyuruyor:

اِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَقْدِرُؕ اِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهٖ خَبٖيراً بَصٖيراً

“Doğrusu Rabbin dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de az verir. Şüphesiz O, kullarının durumunu en iyi bilen ve onları hakkiyle görendir.” [5]

وَلَوْ بَسَطَ اللّٰهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهٖ لَبَغَوْا فِي الْاَرْضِ وَلٰكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَٓاءُؕ اِنَّهُ بِعِبَادِهٖ خَبٖيرٌ بَصٖيرٌ

“Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, elbette yeryüzünde taşkınlık ederlerdi. Bu sebeple O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarının bütün hallerini çok iyi bilmekte ve onları hakkiyle görmektedir.” [6]

Hâlbuki ne kadar da çok kızıyor bize verilmeyenler sebebi ile değil mi?

Ne kadar da cahil ve bir o kadar da asiyiz değil mi?

Peki! Az bir hatayı bile affetmeyen bizler, nasıl oluyor da bunca hataya ve isyana rağmen hala yeryüzünde yürüyebiliyoruz?

Bunun cevabını da yine isyana etme cesaretini gösterip aptallık yaptığımız yüce Mevlamız tarafından şöyle beyan ediliyor:

وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلٰى ظَهْرِهَا مِنْ دَٓابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِعِبَادِهٖ بَصٖيراً

“Eğer Allah insanları yaptıkları günahlar yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bile bırakmazdı. Fakat Allah belirlenmiş bir vakte kadar onlara süre tanıyor. Vadeleri dolunca gerekeni yapacaktır. Allah, kullarını hakkiyle görmektedir.” [7]

Ey Müslüman! Bırak artık Allah gökte mi, yer de mi diye tartışmayı da Rabbinin bütün kâinatı kuşattığını anla! Onun her şeyi gördüğünü, hiçbir şeyin ona gizli kalmadığını kalbine yaz, kulluk etmeye çalış, boş lakırtılara takılmaktan vazgeç!

Ömür bitiyor, sermaye tükeniyor, giden bizden gidiyor, giden geri gelmiyor…

Acı olan ise gidenler geride kalanlara bunca işaretler bıraktığı halde insanoğlu anlamamakta ısrar ediyor.

Mezarlar, yıkılan şehirler, helak olan kavimler, yok olan servetler bize bağırıyor! İnsan vazgeç dünyanın bitmek bilmez arzularından! İste Rabbinden dünyanın hayırlı nimetlerini ve ahretin mükâfatını…

Nitekim Rabbimiz bize bu gerçeği hatırlatarak şöyle buyuruyor:

مَنْ كَانَ يُر۪يدُ ثَوَابَ الدُّنْيَا فَعِنْدَ اللّٰهِ ثَوَابُ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَكَانَ اللّٰهُ سَم۪يعًا بَص۪يرًا۟

 “Kim dünya nimet ve mutluluğunu istiyorsa, şunu bilsin ki dünyanın da ahiretin de nimet ve mutluluğu Allah katındadır. Allah, her şeyi hakkiyle işiten ve kemaliyle görendir.” [8]

Rabbim hepimize gözetlendiği gerçeğini bilmeyi nasip eylesin!

Rabbim hepimize mahşer yerinde kayda alınan amellerinin güzelliği ile mutlu olmayı nasip eylesin!

Rabbim bizleri gaflete düşmekten ve düşenlerle birlikte olmaktan muhafaza eylesin!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


[1] Bakara, 96

[2] Hud,112

[3] Tirmizî, Zühd 9, (2313); İbnu Mâce, Zühd 19, (4190)

[4] Mümin, 56

[5] İsra, 30

[6] Şura , 27

[7] Fatır , 45

[8] Nisa,134

Dosyalar

SANMA Kİ ALLAHTAN GİZLİ BİR ŞEY VARDIR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş