HAYATIN ÖTESİNDEKİ HAYAT

Değerli müminler:

İnsanoğlu Allah tarafından bu dünyaya zevki sefa sürmek için gönderilmiş bir varlık değildir. Yaratılan her varlığın bir amacı olduğu gibi insanın da varlığının bir amacı vardır. O da kul olma vazifesini yerine getirmektir.

Nasıl ki, Her makinenin bir çalışma prensibi varsa ve bu prensipler dikkate alınmadığı zaman istenilen fayda sağlanamıyorsa, insanoğlunun da bir çalışma prensibi vardır. O prensiplere uyarsa meleklerden daha üstün olma imkânını yakalarken, o prensiplerden uzaklaştığında hayvanlardan daha aşağı bir varlık haline gelme ile karşı karşıya kalır

Bir kimse iyi bir kul olmak istiyorsa, Müslüman’da olması gereken şu dört düşünceyi ve hedefi üzerinde bulundurması gerekir.

1- Dünya hayatı sadece bir imtihan yerinden ibaret olan geçici bir hayaldir. Şu bilinmelidir ki! Allah (cc.) bizi görüyor ve ahrette bizi hesaba çekecektir.

Ahret inancının en bariz göstergesi de ölüm gerçeğidir. Rabbimiz bu hususu şöyle ifade ediyor:

وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَؕ اَفَا۬ئِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِؕ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًؕ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? Her can ölümü tadacaktır. Denemek için sizi kötü ve iyi durumlarla imtihan ederiz. Sonunda bize geleceksiniz. [1]

 Ahret inancı aynı zamanda adaletin de en büyük göstergesidir. Çünkü dünyada tam bir adaletten bahsetmek mümkün değil iken ahret bunun tecelli edeceği yerdir.

Öyle ki Allah Resulü ahret yurdundaki adaleti ortaya koyarken şöyle bir ifade kullanmaktadır:

Kıyamet gününde, haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır. [2]

Müslüman şunu bilmeli ki!

İnsanoğlu, dünyadaki imtihan gereği ekonomisini, siyasetini, hukukunu ve sosyal hayatını ahretteki hesaba göre tanzim etmezse dünya imtihanını kazanamaz.

2- İslam dini haktır, mükemmeldir; ona bir şey eklenemez, ondan da bir şey çıkarılamaz.

Dünyada insanlık var olduğu günden beri,  insan şeytanın aldatmacaları sonucunda kendini büyük görme hastalığına kapıldığı bir gerçektir. Bu durum zaman zaman Müslümanlarda da meydana gelir ve dinin yücelmesinin kendi eli ile olduğunu, kendisi olmazsa dinin ayaklar altında kalacağını zanneden kimseler hep olmuştur ve de olacaktır.

Ancak Rabbimiz İslam dinini mükemmel bir şekilde bizlere ulaştırmış ve de hükmünü tamamlamıştır:

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖي وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖيناًؕ

Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i seçtim. [3]

Bu dinin mükemmelliğin en belirgin kanıtı, kitabımız olan kuran-ı kerim’in içindeki meydan okumalardır.

Rabbimizin kâfirlere meydan okumalarından biri olan şu ayete bakmak gerekiyor:

اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُؕ قُلْ فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِثْلِهٖ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ

Yoksa “Onu Muhammed uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer iddianızda doğru iseniz, o zaman onun benzeri bir sure de siz getirin bakalım; Allah’tan başka çağırabildiklerinizi de yardımınıza çağırın!” [4]

İlahi vahyin üzerinden asırlar geçmesine karşın, kâfirlerin bu meydan okumaya karşılık verememiş olmaları İslam’ın en büyük kanıtlarından biridir.

3- İslam dini bir bütündür, yarısı veya bir kısmı, tamamını ifade etmesi mümkün değildir.

İslam dünyasında münafık yapıların en çok başvurdukları metotlardan biri budur. Biz şu ayetleri kabul ediyoruz ama diğerleri bu zaman uymuyor. Ancak Rabbimiz bu ifadeyi ortaya atanlara açık bir uyarıda bulunuyor:

اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ فَمَا جَزَٓاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذٰلِكَ مِنْكُمْ اِلَّا خِزْيٌ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يُرَدُّونَ اِلٰٓى اَشَدِّ الْعَذَابِؕ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ اشْتَرَوُا الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا بِالْاٰخِرَةِؗ فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ

 Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsva olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler. Allah sizin yapmakta olduğunuzdan habersiz değildir. İşte onlar, ahret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir. [5]

Bunlar gibi asilerin tuzaklarına düşmemek ve istikamet üzerine kalabilmek için Rabbimiz şu formülü veriyor:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِؕ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبٖينٌ

Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin; çünkü o, apaçık düşmanınızdır. [6]

Değerli kardeşlerim bilmelisiniz ki, Allah'ın dinini (düzenini) dünyada parçalayan, hem dünyada hem ahrette parçalanır.

4- Cihat farzı eda edilmesi gereken en büyük ibadettir.

Bir kimse ben Müslüman’ım dediği halde cihat etmiyor ise Rabbinden bir mükâfat beklemesin:

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّٰهُ الَّذٖينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرٖينَ

Yoksa! Allah içinizden cihat edenleri ortaya çıkarmadan ve sabredenleri belirlemeden cennete gireceğinizi mi sanıyordunuz? [7]

Her ne kadar cihat anlayışındaki yanlışlıklar bizi cihat denilince kafa kesmek olarak anlayacak bir anlayışa itmiş olsa da aslı bu değildir.

Cihat; kafiri dost edinmemektir, Müslüman’a kardeş olmaktır, adil bir yönetim kurma hedefidir, nefse gem vurmadır, ticaretine hile karıştırmamaktır, liyakate sahip çıkmaktır, mazlumdan yana olmak ve zalime karşı olmaktır gibi daha bir çok hususta yapılan mücadele cihattır.

İşte biz bu anlatılanları anladığımız zaman yaşadığımız bu hayatın ötesindeki ebedi hayatı anlamış ve oraya hazırlık yapmış oluruz. Aksi taktir de sadece konuşan, Rabbinin rızasından uzak bir hayatın sonunda pişmanlıklarla karşı karşıya kalırız.

Rabbim bu dünyanın sonunda rızasını kazanacak işler yapmış olarak kendine varan kullardan olabilmeyi hepimize nasip eylesin!

 

 

---

[1] Enbiya 34-35

[2] Müslim, Birr 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 2

[3] Maide 3

[4] Yunus 38

[5] Bakara 85-86

[6] Bakara 208

[7] Âl-i İmrân Suresi - 142