ANA BABAYA İYİLİK ETMEK, AKRABALARI GÖZETMEK
Değerli müminler:
Rabbimiz kâinatta ne varsa onu var etme gücüne ve kudretine sahip olan yegâne yaratıcımızdır. Rabbimiz yaratmasında hiçbir şeye ihtiyaç duymazken yarattığı her şeye de vesileleri sebep kılmıştır. Öyle ki dünyaya gelişimiz ve bu dünyadan göç etmenin adı olan ölüme bile sebepler kılmıştır.
Bu sebeplerin en önemlisi nedir diyecek olursak oda dünyaya gelmemize vesile olan ana ve babamızdır.
Rabbimiz dünyaya gelişimize vesile olan ana babamıza saygıyı o kadar değerli kılmıştır ki, kendine ortak koşulması gibi en önemli hükmün ardından ana babaya saygıyı ifade etmiştir:
وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْـٔاً وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَاناً وَبِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبٖيلِۙ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ
Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya yetimlere, yoksullara, yakin komşuya uzak komşuya, yanınızdaki arkadaş yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin... [1]
Ayetten anlaşılacağı üzere iletişim kurduğumuz en yakınlarımız olan ana ve babamızla, akrabalarımızla iyi ilişkiler kurmak ve onlara iyilikte bulunmak üzere emredildiğimiz gerçeğidir.
Çünkü bu dünya hayatı bizler için bir imtihan yeridir ve bu imtihanda ilk safhamız yakınlarımızdır.
Rabbimiz bu noktada Müslüman’ın vasfını şöylece ifade etmektedir:
وَالَّذٖينَ يَصِلُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِهٖٓ اَنْ يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ
Onlar, Allahin gözetilmesini emrettiği ilişkileri gözetirler.. [2]
Bu ifade ile Rabbimiz imanını kalbine yerleştirmiş gerçek Müslümanlardan bahsediyor.
Rabbimiz kendisine şerik koşulması noktasından sonra ifade ettiği ana baba hakkının da sıralamasını bizlere haber verirken annemizin hürmete vesile olan en zor imtihanını şöyle ifade etmektedir:
وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْناً عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فٖي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ لٖي وَلِوَالِدَيْكَ ؕ
İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur (işte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret.... [3]
Bu ayeti okurken daha iyi anlamak için elinde hafif bir yük taşıyan kimsenin bunu uzun süre taşıdığı takdir de o yükün ağırlığının çoğalmasını düşünüp sonrada bizleri dünyaya getirmeden önce annelerimizin çektiği çileyi düşünmemizi Rabbimiz veciz bir şekilde bizlere ifade ediyor.
Ancak hepimiz görmekteyiz ki, altına pislediğinde onu temizlemekten arınmayan bir anneyi yaşlandığında o evlat bakmaktan kaçmaktadır. İşte bu durumda insanın ne denli nankör olduğunu gösteren en bariz örneklerden biridir.
Annemiz bu hizmetleri görürken, babalarımızda takatsiz kalmasına, hakaret görmesine, yokluk çekmesine rağmen bizlerin ihtiyaçları için çabalamasının karşılığını da Allah Resulü s.a.v şöyle ifade ediyor:
Hiçbir çocuk babasının hakkını tam olarak ödeyemez. Ancak babası birinin kölesi olur da, o da onu satın alıp azat etmiş olursa belki. [4]
Bu ifadeleri anlamak ve uygulamak üzere emredilen bizler bunu anlamaz ve ana babamıza hürmet gösterip, hizmetlerini görmezse Allah Resulünün şu duası ile karşı karşıya kalır:
Hz. Peygamber: Ana babasının ihtiyarlık zamanlarında, onlardan birine veya her ikisine yetişip de (layık oldukları hürmeti göstermediği için) cennete giremeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün, buyurmuş ve bunu üç kere tekrarlamıştır. [5]
Akrabalarımı gözetmenin ilk başında bulunan ana ve babamızdan sonra diğer akrabalarımızla olan ilişkilerimizde iyiliği karşılıklı olarak görme yönünde hareket eden kimselere Allah Resulü şöyle bir beyanda bulunuyor:
Bir adam: Ya Resülallah benim akrabalarım var. Ben onlarla akrabalık ilişkilerimi sürdürüyorum, fakat onlar benimle ilişkiyi kesiyorlar. Onlara iyilik yapıyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar, dedi.
Bunun üzerine Allah Resulü s.a.v:
Eğer dediğim gibi yapıyorsan, senin bu tutumun onlara ağır geliyor (adeta iyiliklerin karşısında sıcak kül yutmuş gibi zorlanıyorlar), Böyle (ilişkiyi ve iyiliği sürdürerek) davranmaya devam ettiğin sürece, onlara karşı Allah’ın desteği seninle olur, buyurdu. [6]
Bizler akrabalarımızdan gördüklerimiz karşısında bazen yıpranıp yanlış karşılıklar vermeye kalkabiliriz ancak asıl imtihan yeri de orasıdır zaten. Bize düşen Rabbimizin rızasını düşünerek kötülüğü de iyilikle muamele yapabilmektir.
Kim bu hassasiyeti gösterebilirse Allah Resulünün şu müjdesine erişme şansını yakalar:
Rızkının bol olmasını ve ömrünün uzun olmasını isteyen kimse, akrabalık ilişkilerini gözetsin. [7]
Bu ifadede ömrün uzaması ve rızkın artmasından kasıt bereketlenmesidir ki, bereket rakamlarla ifade edilen ve belirlenen bir husus değildir.
Akrabalık haklarından bahsettikten sonra tekrar ana baba hakkına gelecek olursak, Allah Resulü s.a.v ana babaya iyiliğin neye eşdeğer olduğunu şöyle beyan ediyor:
Bir gün Allah Resulü ne bir kişi geldi ve:
-Ecrini Allah’tan umarak hicret ve cihad etmek şartıyla sana biat ediyorum,
Dedi. Resulullah:
- Anne ve babandan sağ olan var mı, diye sordu.
- O:
- -Evet, ikisi de sağdır, dedi. Peygamber -Allah’tan mükâfat bekliyor musun, buyurdu.
- O:-Evet, dedi. Bunun üzerine Peygamber: -Öyleyse anne babana dön, onlara iyi bak, buyurdu. [8]
Allah Resulünün beyanına bakınca görmekteyiz ki, bazen basit gördüğümüz görevler Allah katında çok büyük değerler ifade edebilir. Onun için Allah için yapılan hiçbir şeyi ufak görmemek gerektiğini tekraren hatırlatıyoruz.
Şu noktayı da ifade etmek gerekir ki, ana baba hakkından bahsederken ana babamız ister Müslüman olsun, ister olmasın onların hakkının gözetilmesinin gerekliliğini Allah Resulü s.a.v şöyle ifade ediyor:
Esma binti Ebu Bekir 'den (r.a) anlatıyor: Müşrik olan annem, Allah Resulü zamanında yanıma gelmişti. Resulullah'a sordum ve dedim ki:
-Annem geldi, beni özlemiş, ona evlatlık vazifemi yapabilir miyim?
Resulüllah:
-Evet, annene evlatlık vazifeni yap, buyurdu. [9]
Değerli kardeşlerim:
Anne ve babamız veya akrabalarımız bize batılı emretmedikçe onlara itaat etmemizin üzerimize farz olduğunu unutmayalım!
Bu noktada Allah Resulünün şu ifadesi bize izlememiz gereken yolu net şekilde ortaya koymaktadır:
Filanca oğulları benim dostum değildir. Benim dostum ancak Allah’tır ve iyi müminlerdir. Ne var ki ötekilerin de bizimle akrabalığı var ve ben ona riayet edeceğim. [10]
Bu emri yerine getirmenin karşılığını da Allah Resulü s.a.v şöyle ifade ediyor:
Onun için iki ecir vardır. Biri yakınlık ecri, diğeri de sadaka ecri… [11]
Rabbim anne ve babamıza iyilikte bulunmayı, akabalarımızla iyi ilişkiler kurabilmeyi nasip eylesin!
Rabbim emrine aykırı hareket etmekten bizleri muhafaza eylesin!
[1] Nisa 36
[2] Rad 21
[3] Lokman 14
[4] Müslim ltk, 25
[5] Müslim, Bir, 9
[6] Müslim birr 22
[7] Buhari, Edeb, 12, Müslim, Birr, 20
[8] Müslim, Birr, 6
[9] Buhari Hibe 29,Müslim Zekat. 50
[10] Buhari, Edeb, 14; Müslim, İman, 366
[11] Buhari, Zekat 48, Müslim, Zekât, 45