Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

MEDİNİYET İSLAM’IN ESERİDİR

Değerli Müslümanlar:

Şöyle bir soru ile başlayalım!

İslam medeniyetimi daha üstündür, yoksa batının sözde medeniyetimi daha üstündür?

Birçoğumuzun şöyle cevap verdiğini duyar gibiyim:

“ Tabi ki İslam medeniyeti daha üstündür ”

Peki! Ama yeni yetişen nesilde acaba bizim düşündüğümüz gibi mi düşünüyor?

Özellikle son üç asırdır batı denen sömürü düzeni Müslüman âleminde kan ve gözyaşı ile ortaya koydukları sömürgelerle Müslümanlar arasında batı medeniyetin üstünlüğünden dem vurup, İslam medeniyetinin geri kalmışlığından bahsedip, Müslümanların bilinçaltına ezilmişlik psikolojisini yerleştirmeyi başardılar. Bu durumun sonucu olarak ezilmişlik psikolojisi altında yoğrulan İslam âlemi, kendi medeniyetinin kaybetmişliği düşüncesi içerisinde, kendisine pazarlanan bataklığa dönüşmüş ahlak dışı yaşamı alarak inanç değerlerinden uzak bir yaşamı ( üzülerek söylemek zorundayız ki ) maalesef sinir köklerine kadar benimsedi.

Batının ahlaktan yoksun zihniyeti ile yetişen bizler kendisine şu soruyu sorması gerekir!

Batıya hayran yetişen nesiller kendi medeniyetleri hakkında acaba ne kadar bilgiye sahipler?

Bu soruya cevap aramaya kalktığımızda gördüğümüz en belirgin sonuç batının öğrettiği tarihten başka bir kaynaktan beslenmediğimiz gerçeğidir.

Peki! Ama gerçekten İslam medeniyeti batı medeniyeti karşısında başarısız mı olmuştur, yoksa başarısızmış gibi gösterilerek Müslümanlar kendi öz medeniyetlerinden mi koparılmıştır?

Bu soruya cevap bulamayan bir kimsenin geleceğini sağlam temeller üzerine kurup, Müslümanca bir yaşam sürmesi mümkün değildir.

İslam medeniyetinden bahsederken öncelikle batının sözde medeniyeti ile arasındaki en belirgin özelliği ortaya koymak gerekir:

İslam medeniyeti vahye dayalı, vahyi referans alan bir iman ve inanç medeniyeti iken batı medeniyeti ise temelde vahye karşı bir harekettir. Batının sözde medeniyeti insanın kendini öne çıkardığı, insanın kendini ilahlaştırdığı ve putlaştırdığı bir inkâr medeniyetidir.

Ayrıca İslam medeniyeti ile batı medeniyetinin çatışması bugün başlayan bir çatışma olmayıp Hz. Âdem a.s’ ın iki oğlu arasındaki çatışma ile başlayıp günümüze ulaşan, günümüzden de kıyamete kadar devam edecek bir mücadelenin adıdır aslında.

Bu mücadelenin bir tarafından Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Muhammed s.a.v’ in ortaya koyduğu İslam medeniyeti varken, karşılarında ise Firavun, Nemrut ve Ebu Cehil gibi batılın isim yapmış Allah cc. tarafından aşağılanmış karakterlerin başını çektiği batının sözde medeniyeti vardır.

İslam medeniyeti; bir ülke, bir millet veya bir toplumun maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, kültür, mimari, bilim, teknoloji ürünlerinin, tüm hayat tarzının tamamını ifade ederken, Batının sözde medeniyeti ise kendi çıkar ve menfaatleri için insanları kontrol altına almak adına uydurdukları inanç ve yaşam tarzını ifade etmektedir.

İslam medeniyeti insana inancını seçme özgürlüğü verirken, batının sözde medeniyeti tehdit ve şantaja dayalı bir anlayışı öngörür. Bunun en belirgin göstergesi ise batının Afrika’da uyguladığı sömürge zihniyetinin ortaya koyduğu kan ve gözyaşı ile insanlara dikta edilen dini ve kültürel sözde medeniyettir.

Batının uyguladığı sözde medeniyet çalışmalarının içeriğini en güzel özetleyen ifadelerden biri de Kenya Kurucu Devlet Başkanı Jomo Kenyatta’ın ifade ettiği şu cümlelerdir:

“Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.”

Hâlbuki İslam medeniyeti kendine kaynak olarak aldığı Kuran-ı kerim insanlara inandıkları değerler için baskı yapmadığı gibi, onları koruyup kollamayı dini bir vecibe olarak görür. Nitekim Rabbimiz kerim kitabında Müslüman olmayan kimselerin din konusunda zorlanamayacağını şöyle ortaya koymaktadır:

لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ
“Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır.” [1]

Tarih boyunca insanlık için en önemli husus olan inanç özgürlüğünü İslam’ın tevhid anlayışı koruma altına almış, fethedilen toprakların hiçbirinde dini alanlara zarar verilmediği gibi, inançlarını özgürce yaşamaları adına tüm olanaklar sağlanmıştır. Ancak batının kokuşmuş zihniyetinin eseri olan haçlı zihniyeti ve ortakları işgal ettikleri yerlerde inanç ve ilim adına yapılan ne varsa yok etmiş, insanların kanlarını akıtmayı da bir zafer olarak görmüşlerdir.

Kudüs’te, Endülüs’te haçlılar, Irak’ta Moğollar, Asya’da Çinliler ve Hindular gibi birçok örnek batının sözde anlayışını ortaya koyan başlıca örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır.

İslam medeniyeti dediğimiz zaman sadece inanç değerleri açısından değil, yaşam ve teknoloji açısından da batının sözde medeniyetinin ortaya koyduğu kirli ve pis yaşamının kokuşmuşluğunu ortadan kaldıran bir medeniyet olduğunu da net bir şekilde görmekteyiz.

İslam Medeniyetinin asli kaynağı olan Kuran-ı kerim yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve sağlıklı bir yaşamı ortaya koymak için ilk ortaya koyduğu husus olan temizlikte batının sözde medeniyetinin çürümüşlüğüne meydan okuyan en güzel örneklerden biridir.

Bunun göstergesi olarak Rabbimizin Allah Resulü s.a.v’ e tebliğ görevini ortaya koyduğu ilk ayetlerde şu ifadeyi görmekteyiz:

وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْۙ

“ Elbiseni temiz tut! ” [2]

Rabbimizin bu ifadesinin bir sonucu olarak Allah Resulü s.a.v’ in şu ifadesi temizliğin İslam medeniyet ve anlayışı için ne kadar hayati bir önem taşıdığını şöyle ortaya koymaktadır:

“Temizlik imanın yarısıdır.” [3]

İnsanın yaşamının sağlıklı olabilmesi adına temizliğin önemini ortaya koyup, onu inancın bir gereği haline getirip, ibadetleri de maddi ve manevi temizlik üzerine kuran İslam medeniyetine karşılık, batının sözde medeniyeti daha düne kadar tuvalet nedir bilmeyen, yıkanmak  yerine koku sürerek yaşamını devam ettiren, vücudunun bakımını yapmak yerine onu teşhir eden bir zihniyet olarak ne denli çürümüş olduğunu gösteren delillerdir.

Bunun yanında neslimizin en çok dem vurduğu teknoloji alanına gelecek olursak bu hususta da yanıldığımızı görürüz. Zira bizi teknolojik olarak geri bırakan medeniyetimiz değil, medeniyetimizin temeli olan İslam’dan uzaklaşmak olduğunu tarihteki teknoloji alanında yaptığımız devrimlerin sonucunda ortaya çıkan muhteşem sonuçlarda net bir şekilde görmekteyiz

Çünkü bizim medeniyetimizin temel taşı olan İslam bizim için bu hususta şu beyanda bulunur:

“Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.” [4]

Allah Resulün bu beyanın sonucu olarak Müslüman âlimler teknoloji alanında birçok eser vererek dünya tarihine altın harflerle adlarını yazdırmışlardır. Öyle ki İslam medeniyetinin ulaştığı her toprak parçasında medreseler, köprüler, hanlar, hamamlar, vakıflar yapıldığı gibi, sağlık merkezleri olan şifahaneler, insanları korumak adına yapılan savunma teknolojileri ve benzeri birçok çalışmanın örneklerini görmekteyiz.

Peki! Ne oldu da İslam medeniyeti bugünkü bu duruma düştü?

Bunun en önemli sebebi İslam’ın bize huzur veren medeniyet ikliminden, batının sömürü düzeni olan sözde medeniyetine kaymış olmamızdır. Bunun içinde toplumda belli güçleri olan kimselerin güçlerini korumak ve daha fazla güç elde etmek adına aldıkları kararlar olsa da bu durumun suçluları sadece onlar değil, batılı olmayı maharet sayan hepimiziz!

Kimse bize onlar gibi yaşamayı, onlar gibi giyinmeyi, onlar gibi ticaret yapmayı, onlar gibi ilişkiler kurmaya zorlamadı. Bize örnekler sundular ve bizde seve seve bunları aldık.

Ancak geldiğimiz noktada bu anlayışla gidilemeyeceğini aklıselim olan herkes görmektedir. Bizler ki dünya hayatından sonra ebedi bir hayat olduğuna inanan insanlarız ve böyle bir hal ile cennete giremeyeceğimizi bilen insanlarız!

Şimdi sorulması gereken asıl soru şu:

Biz ne zaman kendi medeniyetimize dönüp yeniden asil ve onurlu hayatımıza geri döneceğiz? Bu soruyu kendimize sormadığımız sürece yaşadığımız bu zillet artarak devem edecektir.

Rabbim bizleri İslam ile yoğrulan o güzel günlere ulaştırsın!

Rabbim bizleri batılın çürümüş sözde medeniyetine kapılmaktan muhafaza eylesin!

 


[1] Bakara 256

[2] Müddessir 4

[3] Müslim, Tahâret 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 86

[4] Müslim, Zikr 39. Ayrıca bk. Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvûd, İlim 1

Dosyalar

MEDİNİYET İSLAMIN ESERİDİR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş