ŞİRKE GÖTÜREN BESTELER
Değerli kardeşlerim:
İnsan yaratılışı itibari ile zevke ve eğlenceye meyilli yaratılmıştır. İslam’da yaratılıştan olan bu arzuları yok saymamış ve onları bir kaideye bağlamıştır. Bu kaidelerin ana teması da Allah’ı unutturacak, ona şirk koşmaya getirecek, ahreti unutturacak hususlardan kaçınılması gerektiği gerçeğidir. İnsanın yaratılışından gelen bu isteğin bir göstergesi olarak ta Rabbimiz dünya hayatını şöyle tasvir etmektedir:
وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌؕ وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُۘ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
(Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi! [1]
Dünya hayatı asıl itibari ile geçici bir âlem olmakla beraber, yaşanılan ve imtihanın gereği olarak olaylara gebe kalınan bir hayatı ifade etmektedir. Ancak bu demek değildir ki, dünya hayatında insan eğlenmeyecek, gülmeyecek!
وَابْتَغِ فٖيمَٓا اٰتٰيكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَصٖيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا
Allah’ın sana verdiğinden âhiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! [2]
Dünyadan nasip almak ifadesinin içerisine Rabbimizin helal kıldığı her şey dâhil olduğu gibi, eğlence de buna dâhildir.
Nitekim Allah Resulü s.a.v’ in hayatına baktığımız zaman eğlencenin olduğunu görürüz. Öyle ki at yarışı, ok atma, şiir dinletisi, kılıç kalkan oyunu gibi oyunlara müsaade ettiği gibi, düğün ve benzeri cemiyetlerde de sınırı aşmama kaydı ile eğlenceye müsaade ettiğini görmekteyiz.
Bu noktada tartışılan mesele ise eğlencenin boyutunun ne olması gerektiği meselesidir. Birçok yerde eğlence yapılırken davullu, zurnalı, sazlı ve sözlü bir şekilde yapılan uygulamaların İslam’a uygun olmadığı ifadeleri ortaya koyulurken aslında yasaklamanın tamamen çalgı ve söz üzerine olmadığının anlaşılması gerekir.
Çünkü İslam’da şarkının, şiirin ve çalgının tamamen yasak olduğuna dair beyan yoktur. Yasaklanan durum eğlencede haremlik selamlığa dikkat edilmemesi, şarkı veya şiir sözlerinin şirki gerektiren, şehveti kamçılayan sözler olmasıdır.
Bu ifademizin delili olarak da hadis-i şeriflerde şu beyan geçmektedir:
Hz. Ebû Bekir, bir defasında Hz. Âişe’nin evine girip orada iki câriyenin şarkı söylemekte olduğunu görünce “Allah’ın Resulü’nün evinde şeytanın mizmarı ha!” diye çıkışmıştı. Hz. Peygamber ise, “Onlara ilişme ey Ebûbekir! Bugün bayram günüdür” [3] demiştir.
Bu beyanlardan sonra asıl dikkat çekmek istediğimiz mesele şudur ki, bugün dinlediğimiz birçok şarkı ve şiir sözleri haram ifadeleri ortaya koyması sebebi ile bunların dinlenmesinin kişiyi günahkâr etmesi veya daha da kötüsü dinden çıkarmaya götürmesi meselesidir.
Zaten cemiyetlerimizde yaptığımız eğlencelerin kadın ve erkeğin iç içe olması sebebi ile haram olması başlı başına bir felâketken, birde arabada, evde, sokakta ve birçok yerde eğlence adına söylenen sözlerin bizi ne denli tehlikeli sulara soktuğunu ortaya koymak gerekir.
Hanefi mezhebi müzik aletlerini ve şarkı sözlerinin icrasını mekruh gören hükmüne kaynaklık eden şu ayet-i celilenin mutlaka iyi anlaşılması şarttır:
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَرٖي لَهْوَ الْحَدٖيثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًؕ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهٖينٌ
İnsanlar arasında öyleleri vardır ki bilgisizlik yüzünden başkalarını Allah yolundan saptırmak ve o ayetleri alay konusu etmek için eğlendirici sözler kullanırlar; işte bunları alçaltıcı bir azap bekliyor. [4]
Bu ayeti tam manası ile kavramak için nüzul sebebine bakmak gerekir. Ayetin nüzul sebebine baktığımızda; Aynı kişiden bahsedilerek İslam ve Allah Resulü hakkında yaptığı iki eylemden bahsedilir:
Bu kişi Nadr b. Hâris’tir. Bu kimse Fars memleketlerine ticaret için gittiği sırada orada Acem kitaplarını satın alarak Kureyşliler’e anlatır ve “Muhammed size Âd ve Semûd kavminin hikâyelerini anlatıyor. Ben ise Rüstem’in, Behlûl’ün efsanelerini, kisrâların ve Hîre krallarının hikâyelerini anlatıyorum” der ve insanları Kur’an’ı dinlemekten alıkoymaya çalışırdı. İşte âyet bu kişi hakkında nâzil olmuştur. Bu birinci rivayetken ikinci rivayette yine aynı kişinin şu eyleminden bahsedilir:
Fars memleketlerinden şarkıcı kadınlar getirmek suretiyle insanları Hz. Peygamber’in etrafından uzaklaştırmaya çalışmasıdır. Anlatıldığına göre, bu kişi güzel bir şarkıcı câriye satın almıştı. Birinin müslüman olacağını duyduğu zaman onu alıp câriyesinin yanına getirir ve câriyesine “Hadi buna yedir içir, şarkı söyleyip gönlünü eğlendir” der ve bu suretle onu eğlendirdikten sonra “Gördün ya! Bu, Muhammed’in çağırdığı namaz ve oruçtan, onunla birlikte savaşmaktan daha iyi değil mi?” derdi [5]
Bu beyanlardan şunu anlıyoruz ki, İslam’ı karalayan her söz ve ifade haram kılındığı gibi, onu dinlemek de insanı imani açıdan tehlikeye atmaktadır.
Bugün arabesk adı altında dinlenen sözler, şiirlere konu olan ifadelerin bizi imandan alıp dinin dışına çıkardığını farkına varmamız gerekir. Örnek vermek gerekirse:
( Haşa ) ”sensiz cennet bile sürgün sayılır, kaderin böylesine yazıklar olsun!, Yaratanın boş vaktine gelmiş, Seni sevmek ibadetim” gibi deli saçması şarkıları milyonlar dinliyor ve söyleyenler gibi onlarda imanlarından oluyorlar.
Şimdi sizlere sorsak dinlediğiniz bu ifadelerin bu denli tehlikeli olduğunu biliyor muydunuz? Hayır dediğinizi duyar gibiyim.
Birde şehveti celp ettiren, sapkınlığa sürükleyen adı pop, rap gibi türlerin dinlenmesi meselesi var ki, içinde şirk kokan cümleler olmazsa bile harama sürüklemesi sebebi ile büyük günaha girmeye sebebiyet verdiği açıktır.
Bunların dışında doğruya yönlendiren, vatan aşkını kabartan, doğru yolda azmimizi kamçılayan parçaların dinlenmesinde çoğu âlime göre bir beis yoktur.
Ancak bir mesele daha var ki, buda gözlerden kaçmaktadır. O da şudur ki, hocasını övmek, cemaatini yüceltmek, siyasi hareketini reklam etmek adına aşırı anlam yüklenen sözlerin bir kısmı da Müslüman’ı şirke sürüklemektedir.
Adam sorsan ilahi söylüyor: “kapında köle olurum, sensin cennetimin garantisi” gibi sözlerde aynı tehlikeyi ortaya koymaktadır.
İslam her hususta itidalli olmayı emrettiği gibi eğlencede de itidalli olmayı, sınırları sınırlara riayet etmeyi emreder.
Allah Resulü s.a.v’ in örnek hayatına baktığımızda; düğünlerde, bayramlarda, savaşlarda şiir, şarkı ve eğlenceyi yasaklamamış ancak bir sınır çizmiştir.
Bu noktada kendimize sormamız gereken soru şu; Dinlediğimiz şarkılar veya ilahilerin sözleri bizi nereye getiriyor, düğünlerimizde haremlik selamlıktan uzak eğlencelerin sonucu nedir?, hatta cemiyetlerimizde manasından uzak okunan kuran tilavetlerinin sonuçları nedir?
Toparlamak gerekirse değerli kardeşlerim, İslam’ın emri olan şüpheli şeylerden kaçınmak, şirke getirecek söz ve davranışlardan kaçınmak her Müslüman’ın başlıca görevidir.
Rabbim bizleri Rabbine asi olmaktan ve asi olanlarla birlikte olmaktan muhafaza eylesin!
Rabbim bizleri peygamber efendimizin sünnetine uygun hareket etmekle cennetle onunla beraber olma şerefine nail olanlarla beraber olmayı nasip eylesin!
[1] Ankebut 64
[2] Kasas 77
[3] İbn Mâce, “Nikâh”, 21
[4] Lokman 6
[5] Hak Dini Kur’an Dili, VI, 3838-3839