Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

EY MÜSLÜMAN DÜNYA MALINA ALDANMA

Değerli kardeşlerim:

Herkes dünya hayatının geçici bir yer olduğunu bilir de asıl yerin ahret yurdu olduğunu unutur. Dünya hayatında her nimetin zevkine sürme peşine düşer de bir gün bu hayatın biteceğini hatırlamak istemez. Hâlbuki bu dünya bir ebedilik yurdu değil, ebedi olan ahret yurdu için bir tercih yeridir.

Allah’a ve ahret gününe inanma hususunda imandan uzak olanların ve dünyayı tercih edenlerin sonunu Rabbimiz şöyle ifade ediyor:

فَأَمَّا مَن طَغَى  وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا  فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى

Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse şüphesiz, cehennem onun varacağı yerdir. [1]

Allah korkusu ve ahret inancı o kadar önemlidir ki! İnsanın arzu ve isteklerini frenler, gerçek adalet duygusu ile sabrı kuşandırır, yaratılmış her canlıya şefkat nazarı ile bakmayı öngörür.

 Ancak Ahret inancı olmayanlar böylemidir?

Bu sorunun cevabını Allah Resulü şöyle ifade ediyor:

Âdemoğlu büyürken beraberinde şu iki şey de büyür: Mal sevgisi ve uzun ömür (temennisi). [2]

Müslüman Allah Resulünün ifade ettiği iki metanında dünyada kalacağını asıl güzelliğin ahret yurdundaki cennette olduğunu bilir ve bunun için çaba sarf eder. Bu yolda türlü sıkıntılarla karşı karşıya kalır ancak ahrette elde edeceği mükâfatın hayali ile dünyadan vazgeçer.

Şimdi Müslüman’ım diyen bizler kendimize soralım gerçekten Allah için dünyadan vazgeçebiliyor muyuz?

Çoğumuz vicdanına hesap vermeye kalktığı zaman görürüz ki! Dünya bize daha hoş gelir de bunu kendimize itiraf edemeyiz ama aslında dünya malı ve serveti su baloncukları gibidir kolay elde edilir çabuk yok olurlar.

Nitekim Rabbimizde kitabında buna vurgu yapmaktadır:

كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ  وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ

Hayır, hayır! Sizler, çabuk elde edeceğiniz dünya nimetlerini seversiniz. Ahreti bırakırsınız[3]

Çabuk elde ettiğimiz dünyanın nimetleri benimsemek; bir sihirbazın el çabukluğu ile yaptığı işe gerçek olmadığını bile bile inanmak gibidir. Rabbimiz bu durumu iki örnekle ortaya şöyle koymaktadır:

 Karun, Musa'nın milletindendi; ama onlara karşı azdı. Biz ona, anahtarlarını güçlü bir topluluğun zor taşıdığı hazineler vermiştik. Milleti ona: "Böbürlenme, Allah şüphesiz ki böbürlenenleri sevmez. Allah'ın sana verdiği şeylerde, ahret yurdunu gözet, dünyadaki payını da unutma; Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi, sen de iyilik yap; yeryüzünde bozgunculuk isteme; doğrusu Allah bozguncuları sevmez" demişlerdi. Karun: "Bu servet ancak, bende mevcut bir ilimden ötürü bana verilmiştir" demişti. Allah'ın, önceleri, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha fazla olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi? Ama suçluluğu kesinleşmiş olanlara artık günahları sorulmaz!  [4]

Firavun, milletine şöyle seslendi: "Ey milletim! Mısır hükümdarlığı ve memleketimde akan bu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz? Yahut ben zavallı ve nerdeyse konuşamayan bu kimseden daha üstün değil miyim? Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardım edecek melekler gelmeli değil mi? Firavun, milletini küçümsedi ama onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir milletti. [5]

Bu iki kimse gerçekleri bilmiyor muydu? Tabi ki biliyorlardı. Ancak onları nefisleri ve şeytan aldattı.

Rabbimiz bu iki kişinin ve çoğunluğumuzun içine düştüğü tuzağın ne olduğunu şöyle cevaplıyor:

اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ

Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.  [6]

Ziyana uğramamak ve dünyaya tamah etmemek için Müslüman geçmişini iyi okumalı! İşte bizler için güzel örnek olacak bir hadise:

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Bahreyn halkının toplanan cizye vergisini Medine’ye getirmesi için Ebu Ubeyde b. Cerrâh’ı Bahreyn’e göndermişti. 

Sahabelerin malların başında toplandığını görünce gülümsedi ve onlara, “Öyle sanıyorum ki siz, Ebe Ubeyde’nin pek çok şey getirdiğini duydunuz!” buyurdu.

Onlar da, “Evet, ey Allah’ın Resulü!” dediler.

 Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Sevinin ve sizi sevindirecek nimetleri bekleyin! Vallahi (bundan sonra) sizin üzerinize fakirlikten korkmam. Ancak ben sizden önceki ümmetlerin önüne dünya(nimetleri)’nin yayıldığı gibi sizin önünüze de yayılıp onların o dünya (nimetleri) için yanıp tutuştukları gibi sizin de yanıp tutuşmanızdan ve bunun onları helâk ettiği gibi sizleri de helâk etmesinden korkarım[7]

Tabi ki Rabbimizin bize helal kıldığı kazançları elde edip, rızkımızı kendimize ve ailemize harcayacağız ancak unutmayacağız ki! Asıl kazanç şudur:

وَابْتَغِ فِيمَا آتَاكَ اللَّهُ الدَّارَ الْآخِرَةَ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَأَحْسِن كَمَا أَحْسَنَ اللَّهُ إِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْأَرْضِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ

Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma.  [8]

Bu ifadelerden şu çıkarılmamalı: dünya malı Müslüman’a haram kılınmıştır. Hayır! Dünya malı Müslüman’ a haram kılınmamıştır. Aslında bizler şunu ifade etmek istiyoruz! Dünya malını bir amaç uğruna elde edelim ki! Yarın bizi cennete ulaştırsın.

Nitekim Rabbimiz dünyanın metasının Müslüman’a haram kılınmadığını şöyle ifade etmektedir:

قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللّهِ الَّتِيَ أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالْطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ قُلْ هِي لِلَّذِينَ آمَنُواْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا خَالِصَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

De ki: ‘Allah’ın, kulları için yarattığı ziyneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?’ De ki: ‘Bunlar, dünya hayatında müminler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür.  [9]

Sonuç olarak Rabbimizin ayetleri ve Resulünün buyruklarından anladığımız şudur: Dünyanın geçici metalarına aldanmadan, bize helal kılınan çizgiler dâhilinde dünyadan nasibimizi arayacağız ve her bulduğumuz imkânı da ahret yurdundaki ebedi hayat için kullanacağız.

Rabbim hepimize iki cihan saadeti nasip eylesin!

Rabbim dünyanın ziynetlerine aldanıp ta ahreti unutmaktan bizleri muhafaza eylesin!

 

 


[1] Nâziât, 37-39

[2] Buhârî, Rikâk, 5

[3] Kıyame, 20-21

[4] Kasas, 76-78

[5] Zuhruf, 51-54

[6] Mücadele, 19

[7] Buhârî, Megâzî, 12

[8] Kasas, 77

[9] Arâf, 32

Dosyalar

Ey Müslüman Dünya Malına Aldanma
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş