Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

19.DERS | MESCİDİ NEBEVİ’NİN İNŞASI

Değerli Kardeşlerim:

Her savaşın bir karargâhı, her ilmin bir okulu, her mesleğin bir iş yeri olması nasıl gerekli ise İslam dininin böyle bir karargâha ihtiyacı olduğu açıktır.

İslam dininin karargâhları işte şu anda içinde bulunduğumuz camiler ve mescitlerdir.

Daha önceki derste de belirttiğimiz üzere Allah Resulü s.a.v her uğradığı yerde namaz kılmış ve namaz kılanlar içinya mescitler ya da namazgâhlar yapılmasını sağlamıştır.

Yine hatırlarsanız Medine’ye girerken devesinin ilk çöktüğü yer olan iki yetime ait olan yeri satın almış ve buranın mescit olması emrini vermişti.

Bu mescit sadece bir namaz kılma yeri değil aynı zamanda burası İslam devletinin idare merkeziydi.

Şimdi aklınıza idare merkezi dendiğinde devletlerin ihtişamlı sarayları ve süslü binaları gelmesin! Çünkü İslam şekli değil öze hitap eder.

Hâlbuki Mescid-i Nebevi her türlü gösterişten uzak sade bir şekilde inşa ediliyordu.

Aslına bakıldığında bu yapı İslam’ın gösterişi ve riyayı reddettiğinin bir göstergesi durumundaydı.

Mescid inşa edilirken Ensar ve Muhacir ile birlikte Allah Resulü s.a.v’ de çalışıyor ve sırtında taş taşımaktan da erinmiyordu. Bu hal o günden bugüne idarecilere ders olması gereken en dikkat çekici ve güzel örneklerden biri olarak önümüzde duraktadır.

Ensar ve Muhacir’in söyledikleri güzel şiirlere Allah Resulü s.a.v’ de şöyle mukabelede bulunuyordu.

Ya Rab, ahiretin hayrından başka hayır yoktur! Yarabbi! Ensar ve muhacirleri bağışla!

Bu duanın ardından yapılan mescidin dizaynına gelirsek burada da şunu fark edeceğiz ki, asıl olan ihtişam değil samimiyet üzerine inşa edilen mescidlerdir.

Mescid-i Nebevi Dört duvarı kerpiçten, hurma kütüklerinden direkler üzerine hurma oturtturulmuş ve tavanı yaprakları ile örtülerek üstü kapatılmış sade bir mesciddir.

İlk etapta Kudüs kıble olduğundan ona göre belirlenen mihrap ve kapılar sonrasında kıblenin Kâbe’ye dönmesi ile yeniden dizaynedilmiştir.

Zemine gelecek olursak, zemin topraktı ve sadece yatsı namazlarında kandiller kullanılarak aydınlatma yapılıyordu.

Mescide Allah Resulü ve ailesi için bitişik odalar inşa edilmiş ve bu odalarda da Peygamberimiz ve eşleri oturmuştu.

İlk etapta Sevda annemize oda yapılmış, sonrasında ise hicretten kısa bir süre sonra evlendiği Hz Aişe’ye de bir oda yapılmış ve evlilikler çoğaldıkça odalar arttırılmıştır.

Biz bu odalara Hane-i Saadet diyoruz ama bu ifade buraların ihtişamından değil, kutlu sakinleri sebebi ile konulmuş isimdir.

Burada bir durumun altını çizmek gerekiyor:

Hicretten kısa bir süre önce sözleştikleri Hz. Aişe annemiz ile hicretten kısa bir sonrada evlilik gerçekleşmiştir. Bu nikahın ele alınması atılan iftiraların anlaşılması açısından önemlidir.

Öncelikle çok tartışılan meselede Hz. Aişe annemizin çocuk yaşta olduğu iddiasına karşılık belirtmemiz gerekir ki,  Hz Aişe validemizin evlilik yaptığındaki yaşının 17 olduğu birçok kaynakta sabit olan bir durumdur.

Ayrıca bu evlilik bir nefsi mesele değil, ümmetin eğitilmesine bir hizmettir. Bunun nedenine gelecek olursak:

Baktığımız zaman görürüz ki, en mahrem konular annelerimiz aracılığıyla bize ulaşmıştır ve bu hususta da en çok rivayet eden Hz Aişe validemizdir.

Bu noktada birilerinin iftiralarına karşı Müslümanlar olarak uyanık olmak zorundayız.

Konumuza tekrar dönecek olursak hane-i saadetini nasıl bir yer olduğunu Emevi halifesi Ömer İbni Abdulaziz’den dinleyelim!

“Halk şu odacıkları görse de peygamberinin ne kadar sade ve mütevazi bir hayat sürdüğünü anlasa” demiştir

Bu ifade sade bir yaşam sürmesi gereken Müslüman’a Allah Resulü s.a.v’ den en güzel örnek olarak gözler önüne serilmiş bir vakıadır.

Mescit bitip de odalar yapılınca Allah Resulü s.a.v buraya taşındı.

Geldiğimiz süreçte yaşantısı boyunca sadece bir yaşam süren Allah Resulünün maalesef lüks düşkünü ümmeti haline geldik.

Mescid-i Nebevi bitince Allah Resulü s.a.v Müslümanların mescide davetini ulaştırmak için nasıl bir duyuru yapılması konusunu ashabıyla istişare yaptı.

Bazıları Hristiyanlar gibi Çan çalmayı, bazıları Yahudiler gibi boru sesini kullanmayı, bazıları davul çalmayı tavsiye ettiler.

Allah Resulü s.a.v bu tavsiyelerin hiçbirini beğenmedi, zira o bu dinlere muhalefet etmekle emir olunan bir peygamberdi.

O gecenin sabahında Abdullah Bin Zeyd heyecanla Allah Resulü s.a.v’ in yanına gelerek rüyasında kendisine öğretilen ezanı anlattı.

Allah Resulü bunun manevi bir işaret olduğunu söyleyerek ezanı Bilal-i Habeşi’ye öğretmesini emretti ve ilk ezan okundu.

Hz. Ömer ezanı duyunca “Ya Resulallah ben de aynı sözleri rüyamda gördüm” diyerek bu heyecanını Allah Resulü s.a.v ile paylaştı.

Ezan İslam’ın yani hakkın batıla galebesinin açık bir göstergesidir.

Çünkü o ezan Müslümanların önemli işleri için bir çağrıdır.

Ayrıca daha sonra mescidin imarına ek bir bölüm daha yapıldı. Burası İslam için ilk üniversite manasını taşıyan ashabı Suffe’nin kaldığı yerdi.

İslam’ın inceliklerinin ilmini elde etmek için burada kalanlar, çoğu zaman aç kalırlar ihtiyaçlarını genelde Ensar ve peygamber efendimiz karşılardı.

Peygamber efendimize gelen her hediye Allah Resulü s.a.v tarafından ashabı suffa’ya gönderilirdi.

Allah Resulü s.a.v ile kızı Fatıma arasında geçen şu hadise Allah Resulünün Ashab-ı Suffa’ya bakışını ve kendi ailesine öğrettiği ahlakı ortaya koyan bir delil niteliğindedir.

Kızı Fatıma değirmende buğday öğütmekten elleri çatlayınca babasından bir hizmetçi talep etti. Allah Resulünün cevabı ise şu oldu:

 “Suffanin karnı açken ben sana hizmetçi veremem!”

Rabbim bizlere Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklanmayı nasip eylesin!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dosyalar

19. DERS MESCİDİ NEBEVİ’NİN İNŞASI
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş