ALLAH YOLUNDA CİHAD ETMEK
Değerli müminler:
Ezan ile başlayıp, sala ile sona eren bir hayatı yaşayan Müslümanlar olarak bilmeliyiz ki, biz başıboş bir şekilde yaratılmış varlıklar değiliz. Nasıl ki yaratılan her varlığın görevi olduğu gibi insanında görevleri vardır. Biz bu göreve kulluk görevi diyoruz.
Peki kulluk nedir? diye bir soru soracak olsak belki de kitaplar dolusu sözler ve makaleler yazılabilir. Ancak arif olana tarif gerekmez misali kulluk kısaca şudur:
Kendisini yoktan var edip dünyadaki her şeyi emrine veren yüce Allah’a gönülden itaat etmek.
İtaat etmek ise hoşumuza giden hususlar da olduğu gibi hoşumuza gitmeyen hususlarda da işittik ve itaat ettik demekten geçer.
Onun içindir ki Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
اَلَّذٖي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّـكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاًؕ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْغَفُورُۙ
O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.[1]
Bu sınanmada birçok durumla karşı karşıya kalan Müslüman’ın yegâne rehberi Allah’ın kitabı ve peygamberinin sünnetidir.
Allah’ın kitabına baktığımız zamanda en çok Müslüman’ın sınanacağı emrin CİHAD olduğunu görmekteyiz.
Peki Kuran-ı kerimde hakkında en çok ayet olan CİHAD nedir:
Arapça’da “güç ve gayret sarf etmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkânları kullanmak” manasındaki cehd kökünden türeyen cihad, İslami literatürde “dinî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmak, İslam’ı tebliğ, nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek” şeklindeki genel ve kapsamlı anlamı yanında fıkıh terimi olarak daha çok Müslüman olmayanlarla savaş, tasavvufta ise nefs-i emmâreyi yenme çabası için kullanılmıştır.[2]
Cihad kavramının en bilinen anlamı ile Allah yolunda savaşmak olmasının sebebi ise Rabbimizin şu ayette ki ifadesi sebebiyledir:
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوا شَيْـٔاً وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.[3]
İnsan için en değerli varlığı olan canını vermesi tabi ki zor olmakla beraber gerektiğinde dini, vatanı, toprağı, namusu için canından vazgeçmesinin gerekliliği yadsınamaz bir gerçektir.
İnsanoğlu ister Allah’a iman etmiş olsun, ister etmemiş olsun sevdikleri için can vermek insanlar için erdem sayılırken, İslam bunu bir ibadet olarak almış ve en yüce makamı yani şehitlik mertebesini ona layık görmüş, ahretteki mertebesini de peygamberlerle eş tutmuştur.
Nitekim Allah Resulü s.a.v kendisine hangi amel Allah’ a daha sevimlidir sorusunu soran İbni Mes’ûd r.a şöyle demiştir:
-“Vaktinde kılınan namaz”
-Sonra hangisidir ya Resûlallah!
-“Ana babaya iyilik etmektir”
-Sonra hangisidir ya Resûlallah!
-“Allah yolunda cihad etmektir “buyurdular.[4]
Hadis-i şerife baktığımız zaman görmekteyiz ki; namaz dinin direği, cihad ise zirvesidir.
Peki! Cihad dediğimiz zaman sadece savaş meydanında canından geçmek midir?
Cihad kavramını incelediğimiz zaman genel hatlarıyla dört başlık altında toplandığını görmekteyiz.
Bu başlıklar nelerdir diye baktığımızda ilk karşımıza çıkan başlık nefis ile yapılan cihad olduğunu görmekteyiz.
Nefse karşı cihad:
İnsanı meleklerden ayıran nokta nefsi ile var edilmesidir. Bu sebepledir ki, insan gerçek manada bir imana sahip olur ve de Allah yolunda gayret gösterirse, meleklerden daha üstün hale gelebileceğinin en bariz öğreneği olarak Allah Resulünün miraç hadisesinde sidre i münteha’dan öteye tek başına giderek Rabbi ile buluşmasını göstermek yeterli bir örnek olacaktır.
Nefis ile mücadele etmek neden bu denli önemlidir?
Zor bir yolda bir amaç uğruna yürümek zorunda olanlar yürüdükleri yolun sonunda menzile ulaşacaklarına inanmadıkları takdirde, o yolda başarı yakalamaları mümkün olmayacaktır.
Nasıl ki, dünya hayatında başarı yakalamak için kararlılık gerekiyorsa, Müslüman’ın da Allah’ın rızasına giden yolda başarılı olabilmesi ancak nefsinin arzu ve isteklerine gem vurması ile mümkün olacaktır. Aksi takdir de canından geçmek pahasına yapılan savaşta cihad meydanından zaferle dönüp te ganimete el uzatma gafletinde bulunan gafiller gibi, nefsinin arzusu sonucu kaybedenlerden olma riski ile karşı karşıya kalınır.
Bu sebeplerdir ki Allah Resulü s.a.v şöyle bir uyarıda bulunmaktadır:
Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir.[5]
Allah yolunda mücadele ve cihadda önce nefiste zafer kazanılmalı ki, madde âlemindeki diğer alanlarda ki zafer mana kazansın.
Nefsi yola sokmak ve insanlığı İslam’a davet etmek içinse Müslüman’ın mutlaka ilim sahibi olması gerekir. Şu bir gerçektir ki “İlimsiz amel olmaz”
Bu açıdan bakıldığında cihad kavramının bir boyutu da ilim ile cihadtır.
İlim yolu ile cihad:
Bizlerin en önemli görevlerinden biride iyiliği emredip kötülükten men etme görevidir. Ancak iyiliği emredip kötülükten men edebilmek için Müslüman’ın bilgiye, beceriye, hitabete, güzel söze ve uyması gereken kurallara vakıf olması gereklidir.
İnsan bilgi yüklü olsa bile, nerde hangi ifadeyi kullanacağını bilmezse İslam’a hizmet yerine zarar verir. Örnek vermek gerekirse siz bir kimseye “Öküz” diyecek olsanız kavga çıkacakken “Tosunum” derseniz karşıdan memnuniyet ifadeleri duyarsınız.
Bu noktada ilim ile cihad’ın nasıl yapılacağını Rabbimiz kerim kitabında şöyle ifade ediyor:
اُدْعُ اِلٰى سَبٖيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتٖي هِيَ اَحْسَنُؕ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبٖيلِهٖ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel yöntemle tartış. Kuşkusuz senin Rabbin, yolundan sapanların kim olduğunu en iyi bilendir; O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilir.[6]
Rabbimizin ifadesinden de anlaşılacağı üzere nerde, nasıl hareket edileceğini bilmekte bir cihadtır. Bu noktada karşısındaki kimselere hakaret ederek tebliğ yaptıklarını sananlara da iyi bir ders verilmektedir.
Bizler cihad dediğimiz de hep aklımıza kafirle mücadele geliyor ancak gerçekte bu yanlış bir algı olduğunu ortaya koymak gerekiyor. Yanlış nereden gelirse gelsin onunla mücadele etmek cihad’ın bir parçasıdır.
Bu noktada Allah Resulünün şu ifadesi günümüzdeki yanlış algıları yıkmak açısından önemlidir:
zalim bir hükümdar karşısında hak ve adaleti açıkça söylemek, büyük bir cihaddır.[7]
Doğruyu ve hakkı haykırmak için nefse hâkim olmak, neyi nerede anlatmak gerektiğine dair ilme sahip olmak gerekiyorsa, bu cihadı insanlara ulaştırabilmek için araçlara ihtiyaç vardır.
Onun için cihad’ın bir kolu da mal ile yapılan cihaddır.
Mal ile yapılan cihad:
Nefis terbiyesinin nasıl yapılacağı, bu yolda neler ile karşılaşılacağı konusunda ki ilmin öğrenilmesi gibi hususların elde edilebilmesi için eğitime ve bu eğitimin verilebilmesi için ise medreselere ihtiyaç olduğu gibi, yeri geldiğinde dinini, namusunu ve vatanını korumak için yapılacak bir savaşta da alınacak tedbirler için bunları finanse edecek Müslümanların fedakarlığına ihtiyaç duyulacağı açık bir gerçektir.
Nitekim Allah Resulü s.a.v bu hususu şöyle ifade etmektedir:
Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle mücadele edin.[8]
Buradaki ifade edilenler aslında şuana kadar anlattığımız hususların bir arada ifade edilmiş şekli olduğunu görüyoruz.
Bütün bu mücadelenin en son ve en çetin noktası artık bütün yoların kullanılmasından sonra İslam’ın zaferi için canından geçme noktasıdır.
Savaş meydanında yapılan cihad:
Müslüman öncelikle şunu bilmelidir ki, İslam bir savaş dini değil barış dinidir. Mecbur kalınmadıkça Müslüman kimseye karşı savaş açmaz. Çünkü bizler dünyanın ganimetleri için değil, cennetin nimetleri için mücadele edenleriz.
Bu noktada nasıl hareket etmemiz gerektiğini belirleyen en önemli ifade Rabbimizin ifadesidir:
وَقَاتِلُوا فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ الَّذٖينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلَا تَعْتَدُواؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ
Size karşı savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez.[9]
İfadede geçen aşırılığa sapmayın ifadesi cihad’ın bir öldürme değil denge unsuru olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bir Müslüman’ın her zaman savaşa hazırlıklı olması gerekir.
Nitekim Allah Resulü bu hususu şöyle ifade etmektedir:
Kim gazâ etmeden ve gönlünde gazâ etme arzusu taşımadan vefat ederse, bir tür nifak üzere ölür.[10]
Anlattığımız bu ifadelerden sonra şu soruyu sormak önem arz etmektedir:
Cihad’da nasıl bir yol izlenmesi gerekir:
Cihad edilirken en dikkat edilecek husus kimlerle beraber olunup, kime karşı mücadele verildiği meselesidir. Rabbimiz kitabında bizlere sadıklarla beraber olmayı emrederken, bizler sadıkların kimler olduğu hususunu her zaman tartışmışızdır.
Sadıklarla beraber olmak demek bir cemaat veya vakıfla hareket etmek değildir. Kim Allah yolundan gidip Resulünü örnek alıyorsa o kimse bizim için sadıktır ve onunla beraber olmak Rabbimizin bir emridir.
Ancak insan yanılan bir varlık olarak Müslüman dahi olsa bazen kim dost kim düşman tanımını yapmakta aldanabilir. Eğer ki, bir Müslüman veya Müslüman bir topluluk, Müslümanları bırakıp ta kâfirleri dost edinmeye kalkarsa cihad edilecek kimseler arasına girerler.
Nitekim Rabbimiz bu durumu şöyle ifade etmektedir:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرٖينَ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنٖينَؕ اَتُرٖيدُونَ اَنْ تَجْعَلُوا لِلّٰهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَاناً مُبٖيناً
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?[11]
Öyleyse Müslüman bilmeli ki cihadın amacı Müslümanları bir arada tutmak ve onları iç ve dış tehlikelere karşı korumaktır.
Çünkü Rabbimiz bu zorunluluğu ifade ederken apaçık şekilde şu uyarıda bulunuyor:
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذٖينَ تَفَرَّقُوا وَاخْتَلَفُوا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُؕ وَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌۙ
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayınız. İşte onlar için büyük bir azap vardır.[12]
Rabbim bizleri yolunda cihad eden, bu yolda bütün gayretini gösteren kullardan olabilmeyi nasip etsin!
[1] Mülk 2
[2] İslam ansiklopedisi cihat bahsi
[3] Bakara 216
[4] Riyazüssalihin 1289 nolu hadis
[5] Tirmizî, Cihad, 2
[6] Nahl 125
[7] İbn-i mace ,fiten,4011
[8] Ebu Davud ,Cihad, 18
[9] Bakara,190
[10] R.salihin h.no:1344
[11] Nisa 144
[12] Ali İmran 105