47.DERS | HZ. ZEYNEP’İN VEFATI VE İBRAHİM’İN DOĞUMU
Değerli Müslümanlar:
Her Müslüman’ın gücü nispetince tebliğ yapması üzerine farzdır. Bu görev sırasında karşılaşacağımız her zorlukta amel defterimize ecir olarak yazılacaktır. Tebliğ sırasında yaşanan imtihanın en ağırlarını peygamberler yaşamıştır. Nitekim işlediğimiz dersimizde Allah Resulü s.a.v’ in en zor imtihanlarla karşı karşıya kaldığını gördük. Son dersimizde Mekke’nin fethi ile başlayıp Huneyn ile devam eden bir imtihan silsilesinden bahsetmiştik. Bu iki zaferin muştusu ile Medine’ye dönen Allah Resulü yine bir imtihan vesilesi olan kızı Zeynep’in ölüm acısı ile sarsıldı.
Daha önce kızları Rukiye ve Ümmügülsüm’ü toprağa veren Allah Resulü şimdi kızı Zeynep’in ölüm haberi ile mahzun olmuştu.
Zeynep’in hayatına baktığımız zaman onunda babasına benzer zorlu bir hayatı olmuştu. Bedir savaşında Müslümanlara esir düşen kocası Ebul As’ı kurtarmak için tek maddi karşılığı olan annesi Hz. Hatice’nin ona hediye etti gerdanlığı göndermişti. Sahabe efendilerimizin kabulü ile gerdanlığı kızına geri gönderen Allah Resulü s.a.v Ebul As’den kızı Zeynep’i Medine’ye göndermesi karşılığında onu serbest bırakmıştı. Medine’ye yola çıkan Zeynep’in önünü Huveyris ve Habbâr adında iki müşrik keserek mızrakla devesini vurmuş ve Zeynep’in deveden düşmesine sebep olmuşlardı.
Korku ve düşmenin etkisi ile karnındaki evladını kaybetmiş ve de sakat kalmıştı. Bu yaşadığı durum neticesinde ömrü boyu acı çekmiş bir türlü hastalığı geçmemişti.
Allah Resulü s.a.v bir yandan kızının vefatı ile hüzünlenirken, bir yandan da Allah’ın ona lütfü ile sevinmişti. Davet mektubuna muhatap olanlardan biri olan Mısır kralı Mukavvıs tarafından kendisine gönderilen Maria annemizden Allah Resulü s.a.v’ in İbrahim adında bir evladı dünyaya gelmişti.
Bu haber üzerine Allah Resulü s.a.v çok sevinmiş, fakirlere sadaka dağıtmış ve evladına süt anneler tutmuştu.
İbrahim masum bakışlı ve tebessüm saçan bir çehreye sahipti. Çocuk sevgisi Allah Resulü s.a.v’ i çok mesut etmişti. Sonuç olarak oda bir insan ve beşerdi.
Hal böyle iken Allah Resulünün çocuk sevgisi ve eşleri arasındaki kıskançlık bir başka probleme yol açtı. İlk olarak Hz. Zeynep’in hanesinde fazla kalması ve orada bal şerbeti içmesi ve bunun neticesinde Hz. Aişe ile Hafsa’nın antlaşıp Hz. Hafsa’ya geldiği bir gün“ Ya Resulallah sen megafir kokuyorsun “ diyerek bal yediğini ima etmeleri üzerine Allah Resulü s.a.v bal yememeye yemin etmesi ve sonrasında kendisine verdiği sırrı saklamasını istediği halde bu sırro Hz. Aişeye vermesi ile birlikte Allah c.c’den uyarı gelmesi sonrasında başlayan zorlu bir imtihanla karşı karşıya kalmışlardır.
Not: megafir Mekke ve çevresinde arıların bal aldığı kokusu hoş olmayan bir tür bitkidir.
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَٓا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكَۚ تَبْتَغ۪ي مَرْضَاتَ اَزْوَاجِكَۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح
Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.[1]
Hz. Zeynep ve Hz. Aişe arasındaki çekişmeye Hafsa validemizinde ortak olması ile birlikte Allah Resulü onlara bir ay boyunca yaklaşmayacağı üzerine yemin etmiştir ki, bu fıkıhta “İla” diye ifade edilen hususu ortaya koymaktadır.
Bu çekişmeye Karşılık Rabbimiz Allah Resulüne hanımlarını boşama izni veren şu ayeti inzal etmiştir:
"Hani Peygamber, hanımlarından birine gizlice bir söz söylemişti. Hanımı bu sözü açığa vurunca Allah da peygamberine sırrının açıklandığını bildirdi. Sonra Peygamber o hanımına, açığa vurmuş olduğu şeyin bir kısmını bildirdi, bir kısmını da yüzüne vurmadı. Ona durumu böylece anlatınca, hanımı 'Bunu sana kim bildirdi?' diye sordu. Peygamber de 'Her şeyi hakkıyla bilen ve her şeyden hakkıyla haberdar olan Allah bildirdi.' diye cevap verdi." [2]
Allah Resulü s.a.v bu olaylar üzerine Kâbe’de meşrebe denilen yerde kalmaya başlaması ile ashap arasında Allah Resulünün eşlerini boşadığına dair yayılan haber sonrasında Hz. Ömer olayın aslını öğrenmek için geldiğinde Peygamberin suratında çıkan hasır izi sebebi ile ağlamış kayser, kisra gibi örneklerle Allah Resulünün hayatını karşılaştırmaya kalktığında Allah Resulü şu ifadeyi kullanmıştır:
“ İstemez misin ey Ömer dünya onların ahret bizim olsun”
Birde olaylara bakarak şu kanıda uyanmamalı:
Nasıl olurda Peygamber eşleri böyle yapar?
Sonuç olarak hepsi birer insan ve beşer. Aynı zamanda yaratılış itibari ile kadın’ın fıtratını taşımaktalar. Bu noktada hepsi bizler için birer örnek durumundadır.
Bize düşen aile kurumunu ayakta tutmak ve olaylar karşısında metanetimizi muhafaza etmektir.
Az bir sıkıntıda soluğu mahkemede alan bizler Allah Resulünün karşılaştığı durumları iyi okuması gerekir.
Bu noktada kadınların yaratış açısından daha hassas varlıklar olduğunun unutulmaması gerekiyor.
Bize düşen aile yaşantımızı Kuran ve Sünnet ışığında dizayn etmek ve onu yaşanması için mücadele etmektir.
[1] Tahrim 1
[2] Tahrim 3