GÜNAHLAR GİZLİMİDİR?
Değerli Müslümanlar:
İnsanoğlu ona sunulan hayatın içerisinde yaşadığı birçok olayın içinden bazılarını açık eder, bazılarını da gizleme gereği duyar.
Peki! İnsan neden bunu yapar?
İnsan fıtratı gereği doğru olmayan hal ve hareketini, günahını, yaptığı haksızlıkları gizlemeye çalışır.
Ancak Rabbinin onun her halinden haberdar olduğunu unutur!
Hâlbuki Rabbimiz kullarının yaptığı her şeyden haberdar olduğunu şöyle ifade etmektedir:
اِنَّ اللّٰهَ لَا يَخْفٰى عَلَيْهِ شَيْءٌ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِؕ
Kuşkusuz yerde olsun gökte olsun hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. [1]
Kul bu gerçeği unuttuğu gibi, birçoğu da bu hususu dikkate almayıp alenen günah işlemekten ve başkalarını da ona teşvik etmekten çekinmezler.
Bugün gerek yazılı, gerekse görsel medyanın her alanında günahın işlenmesini teşvik edenler ve de bu teşvike gönüllü ortak olanlar bilsinler ki;
اِنَّ الَّذٖينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَشٖيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ اَلٖيمٌۙ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِؕ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Müminler arasında ahlâksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyada ve ahrette can yakıcı bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. [2]
Rabbimizin bu açık uyarısı gereği Müslüman ne işle meşgul olursa olsun! Mutlaka o işi meşru çizgiler içinde yapmak için çaba sarf etmek zorundadır.
Aile hayatında, ticarette, siyasette, ibadette ve hayatın her alanında yaptığı her işte “ Rabbim ne der? “ sorusu Müslüman’ın şiarı olmak zorundadır.
Ancak öyle bir hayat yaşıyoruz ki, Günahları açığa vurup onlarla övünmek insanlar için bir övünç kaynağı haline geliyor.
Bir insan nasıl olurda günahla övünür diye akla bir soru gelebilir?
Bugün bizim okuduğumuz ve takip ettiğimiz gazeteler, dergiler, kitaplar, televizyonlar, internet araçlarının tamamına yakını Müslüman olan biz topluma örnek olarak ne kadar gayri meşru iş yapan kimseler varsa onları sunmakta ve teşvik etmektedir.
Hâlbuki bizim için güzel örnek olacak Peygamberimiz ve tarihimiz varken, bizler kokuşmuş batının örneklerini kendimize rehber edinmekteyiz.
Üstelik içine düştüğümüz bu özenti ile de yaptığımız işleri bir başarıymış gibi başkalarına anlatmaktan da geri durmamaktayız!
Yetmezmiş gibi bu yanılgının bizi cehenneme sürüklediğinden de bir haberiz.
Allah Resulü s.a.v düştüğümüz bu yanılgının sonuçlarını şöyle ortaya koymaktadır:
İşlediği günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir adamın, gece kötü bir iş yapıp, Allah onu örttüğü halde, sabahleyin kalkıp:
Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım”, demesi, açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü halde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah’ın örttüğünü açarak sabahlıyor. [3]
Hiç düşündük mü Rabbimiz günahını açık edeni niçin affetmiyor?
Bunun tek sebebi toplumun ifsat edilmesidir.
Günaha dalan kimsenin durumu konserve kutusunun içindeki et kokusuna aldanıp kafasını ona sokan ve sonrasında kafası oraya sıkışan bir kedinin misali gibidir.
Bizler mutlu olacağımız umudu ile günaha kaşık çalarken, Nasreddin hoca gibi göle maya çalmakla, tutacağı zannına kapılmaktayız.
Günahlar bizlere hoş ve güzel gelse de, aslında sonunda bizi dünyaya bağlayıp, ahreti unutmamıza vesile olur. Ahreti unutan ise sonunda Rabbimizin gazabı ile karşı karşıya kalır.
Peki! Gerçek bir Müslüman yaptığı hata ve kusur karşısında nasıl hareket eder?
Allah Resulü s.a.v bu hususta ki şu beyanı önemlidir:
Günahından tam olarak dönüp tövbe eden, onu hiç işlememiş gibidir. [4]
Bizler Müslüman’da olsak günaha açık varlıklarız. Önemli olan günah işlememek değil, onu farkına varıp Rabbimize yönelmektir.
Bunun yolu da; Karşılaştığımız her olayda Rabbimizi hatırlayıp, kendimize çeki düzen vermektir.
Bu hasleti üzerimizde taşımayı becerebilirsek Rabbimiz bizim için şunu vaat etmektedir:
اِنْ تَجْتَنِبُوا كَـبَٓائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلاً كَرٖيماً
Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi değerli bir yere koyarız. [5]
Değerli bir yere girme vaadine bir Müslüman’ın mazhar olabilmesi içinde gayretli bir şekilde çalışması gerekir.
Rabbimiz bunun öneminde şöyle bahsetmektedir:
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُؕ اِدْفَعْ بِالَّتٖي هِيَ اَحْسَنُ
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav…
Bu sonuca ulaşmanın yolu da:
وَمَا يُلَقّٰيهَٓا اِلَّا الَّذٖينَ صَبَرُواۚ
Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir… [6]
Bize düşen geçici bu dünya hayatında günahlara karşı sabrı kuşanarak nefsimize gem vurarak, şeytandan Allah’a sığınmaktır.
Günahlar bize tatlı gelse de, ahretteki güzellikleri hatırlayıp onlardan uzak durarak Rabbimizin bize vaat ettiği o mükâfata erişmek için var gücümüzle çaba sarf etmeliyiz.
İşte o zaman göreceğiz ki, Rabbimiz kalbimize güzellikler bahşederek bizi dünyada da mutlu edecek, ahrette de en güzel mükâfatlarla bizleri mesut edecek.
Rabbim bizleri günahın gizlisinden de, açığından da muhafaza eylesin!
Rabbim kendine ulaştıracak amelleri yapabilmeyi ve bu yolda sadıklarla olabilmeyi bizlere nasip eylesin!
[1] Al-i İmran5
[2] Nur 19
[3] Buhârî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52
[4] İbn Mâce, zühd 30; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, 10/150
[5] Nisa 31
[6] Fussilet 34-35