KUL HAKKININ ÖNEMİ
Değerli kardeşlerim:
Dünya hayatı karşılıklı hak ve ödevlerle bezenmiş bir imtihan yeridir. Bu imtihanda ilk hak sahibi, bizleri var edip nimetlerle donatan Rabbimizdir.
Nitekim Rabbimiz biz kullarına şöyle hatırlatmada bulunuyor:
ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَكٖيلٌ
İşte bu Allah sizin rabbinizdir. O’ndan başka tanrı yoktur. O her şeyin yaratıcısıdır. Öyleyse O’na kulluk edin, O her şeye vekildir (Güvenilip dayanılacak tek varlık O’dur). [1]
Rabbimiz kendisine kulluk etmemizi istediği gibi, yarattığı varlıklara karşıda adil olmayı ve onlara zulmetmemeyi emreder. Kim bu emre uymaz ve zulüm ederse, bu yaptığının Allah katında cezasız kalmayacağını şu ayeti kerime ile bizlere haber veriyor:
وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَؕ اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فٖيهِ الْاَبْصَارُۙ
(Ey Peygamberim)Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak Allah onları cezalandırmayı, korkudan gözlerin dışarıya fırlayacağı bir güne erteliyor. [2]
Bazen kalbinde iman olmayan kimselerin madem Allah var ( hâşâ )neden bu kadar zulme izin veriyor dediklerini duyarız!
Unutmayalım değerli dostlar! Zor olmayan yerde imtihan olmaz.
Zaten yaşadığımız dünyada da bu böyle değil midir?
Üniversiteye girerken imtihan, işe girerken imtihan, evlenirken imtihan ve birçok hususta imtihan olan insan bunların zorluğunu ve gerekliliğini kabul ediyor da, Rabbinin imtihanını kabul etmiyor! Bu inkârın da insanın gafletinden kaynaklandığını her aklıselim insan görmektedir.
Rabbimiz her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğunu ifade ederek biz kullarından imtihanlar karşısında mücadele etmeyi, zulme karşı direnmeyi, başa gelen musibetlere de sabır göstermeyi emrederken, her yapılanın da karşılığının tastamam verileceğini şöyle ifade ediyor:
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُؕ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ يَرَهُ
Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür. Ve kim zerre kadar şer işlerse onu görür. [3]
Mizan terazisi kurulduğunda her hak sahibine hakları teslim edilir. O öyle bir terazidir ki, kimsenin hakkını kimsede bırakmaz. Öyle ki;
Kıyamet günü haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyun kısas edilip hakkı alınacaktır. [4]
Hesaba çekileceğimiz haklardan biride Müslüman kardeşlerimize olan hak ve hukukumuzdur.
Allah Resulü s.a.v bu hakların en başında gelen şu üç hususa değinerek, şöyle buyurmaktadır:
Her Müslüman'ın bir başka Müslüman'a kanı, malı ve ırzı (şeref ve namusu) haramdır. [5]
Bu üç hususun önemini başlıklar halinde ele alalım;
Can Dokunulmazlığı:
Can her yaratılmış varlık için mukaddes ve dokunulmazdır. Müslüman'ın Müslüman'a kanı haram olduğu gibi, diğer insanların ve canlıların kanıda haklı bir sebep olmadıkça dokunulmazdır.
Haklı sebebin ne olduğunu Rabbimiz ifade ederken, asıl olanın yaşatmak olduğunu şöyle ortaya koymaktadır:
مَنْ قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمٖيـعاًؕ وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَمٖيعاًؕ
Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur. [6]
Mal Dokunulmazlığı:
Her ne kadar insanoğlu bu dünyaya zevki sefa sürmek için gelmediyse de, hayatını devam ettirebilmek için çalışmaya ve kazanmaya ihtiyacı vardır. İslam insana çalışmasının neticesinde ortaya çıkan malı helalden kazanmak ve helale harcamak üzere emir buyururken, malın korunmasının da temel bir hak olduğunu ortaya koyar:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً عَنْ تَرَاضٍ مِنْكُمْ
Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin; ancak karşılıklı rızanıza dayana ticaret böyle değildir. [7]
Bu hakların her alanda korunması esastır. Bu miras hukukundan, ticaret hukukuna, iş akit’in den, devlet idaresine kadar uyulması gereken bir kaidedir.
Namus ve şeref dokunulmazlığı:
Rabbimiz kullarının şeref ve haysiyetlerini koruma altına almıştır. Onun için gıybeti, yalanı, iftirayı yasaklamış, bunlara karşı ağır yaptırımlar getirmiştir. Çünkü kişilerin saygınlığının korunmadığı toplumlarda güvenin tesis edilip, hakların korunması mümkün olmaz.
Bu hakların korunması adına Rabbimiz en ufak görünen hareketleri bile hoş karşılamaz:
يَحْسَبُ اَنَّ مَالَـهُٓ اَخْلَدَهُۚ وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۙ اَلَّذٖي جَمَعَ مَالاً وَعَدَّدَهُۙ
Arkadan çekiştiren, ayıp kusur arayan, servet toplayan ve onu sayıp duran herkesin vay haline! O, malının kendisini sonsuza kadar yaşatacağını zanneder. [8]
Bu halleri üzerinde taşıyan kimselerin biz Müslüman'ız demelerinin Allah katında bir değer ifade etmeyeceğini Allah Resulü s.a.v şöyle ifade ediyor:
Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmemiş olan kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hallerini araştırmayın. Çünkü her kim onların gizli hallerini araştırırsa Allah da onun gizli halini araştırır. Allah kimin gizli hâlini araştırırsa onu evinde (gizlice yaptıklarını ortaya çıkararak) bile rezil eder. [9]
Bütün bu anlattıklarımızın ışığında Allah Resulü s.a.v geç olmadan dünya hayatında hakların teslim edilmesinin ne kadar önemli olduğunu şöyle ortaya koyuyor:
Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa, kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir. [10]
Değerli dostlar!
Mahşer yerinin ne denli zor bir yer olduğunu bilmesi gereken kimseler olarak dünya hayatından kul hakkı ile gitmemek için var gücümüzle mücadele etmek zorundayız. Aksi takdir de pişmanlıkların fayda etmeyeceğini görmek durumunda kalırız ki, Rabbim kul hakkı sonucunda pişmanlık duyarak cehenneme sürüklenenlerden olmaktan bizleri muhafaza eylesin!
[1] Enam 102
[2] İbrahim 42
[3] Zilzal 7 - 8
[4] Müslim, birr, 60
[5] Müslim, Birr, 32
[6] Maide 32
[7] Nisa 29
[8] Humeze 1 - 3
[9] Ebu Davud, Edep, 35
[10] Buhari, Mezalim, 10, Rikak, 48