52.DERS | ALLAH RESULÜNÜN VEFATI
Değerli kardeşlerim:
Bazı ölümler vardır ki üzerlerinden asırlar geçse de acısı hep taze kalır. Allah Resulü s.a.v’ in ölümü de bizler için hale taze ve hala gözyaşları içinde anlatılacak bir vedadır. Veda ise ölen için değil hayatta olanlar için bir durumdur.
Anlattığımız bölümlerin sonuna gelmişken şunu görmekteyiz ki, din kem3ale ermiş, hükümler ortaya konmuştu. Veda haccındaki ifadelerde Allah Resulünün vefatının yakın olduğunun göstergelerini ortaya koymaktaydı.
Nitekim maide süresinde bulunan şu ayet inince:
اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖي وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖيناًؕ
Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim[1]
Hz. Ebu Bekir efendimiz hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. Çünkü bu ifade peygamberin vefatına işaret ediyordu. Zira din tamamlanınca peygamberlerin görevi bittiğini Hz. Ebu Bekir efendimiz çok iyi biliyordu.
Din Arap yarımadasında yayılmıştı ancak iman henüz kalplere yerleşmiş değildi. Nitekim Allah Resulünün vefatının ardından ortaya çıkan yalancı peygamberlerin taraftar bulması da bunun bir kanıtı niteliğindeydi.
Yalancı peygamberlerin ise kabilecilik taassubundan kurtulamayan kabilelerin içinde çıkması da imanın yerleşmediğine bir işaretti. Zira İslam kavmiyetçiliği yasaklamıştı.
Daha iyi anlaşılması açısından sahte peygamberlerin çıktığı kabilelere bakmak konunun daha iyi anlaşılmasına vesile olacaktır diye düşünüyorum.
Bunlardan en arsız olanı ve en çok taraftar toplayanı hanif kabilesinden Müseylemetül kezzaptı. O öylesine arsız bir kimse idiki Allah Resulü henüz hayatta iken ona “ Ben senin ortağınım arzı paylaşalım” teklifinde bulunmuştu.
Not: Müseyleme kendini peygamber ilan ettiğinde takipçilerine zina ve şarap’ı serbest etmiş. Yine kendi gibi peygamberlik ilan eden secah adlı kadınla evlenerek güç birliğine gitmiş, evlilik hediyesi olarakta sabah ve yatsı namazlarını kaldırdı.
Beni esed’ten Tüleyha Bin Huveylid’te peygamberlik iddiasında bulunmuş ama peygamber ölene kadar bunu gizli tutmuştu.
Not 2. Hz. Ebu Bekir bu sapıklarla çok çetin savaşlar yapmak zorunda kalmıştır.
Allah Resulü s.a.v Roma ile harp etmek için ordu hazırlanması emrini vermiş başına da 19 yaşındaki Usame Bin Zeyd’i atadı.
Bu durum bazı sahabelerde rahatsızlığı sebep olsa da İslam kavmiyetçiliği kaldırmıştı ve bu da ona net bir mesajdı. Kişi köle bile olsa İslam’a göre idare ediyorsa ona uymak farzdır.
Hz. Useme’nin ordusu hareket edeceği vakit Allah Resulü s.a.v hastalandı. Daha önce hastalıktan emare olmayan Allah Resulü s.a.v bir anda yatağa düştü.
Bazı siyerciler Allah Resulünün hastalığının Hicretin yedinci yılında Hayber’de Selllam’ın karısı Zeynep tarafından Allah Resulüne ikram edilen zehirli koyunun sebep olduğunu söylemektedirler.
Allah Resulü s.a.v safer ayında baki kabristanlığını ziyaret ediyor. Orada bulunanlara selam verip “ Yakında bende sizlerle beraber olacağım” dediği rivayet edilmektedir.
Hastalığı her geçen gün artıyor olmasına rağmen yinede mescide çıkıyor, namaz kıldırıp nasihatte bulunuyordu. Vefatına yakın kıldırdığı son namaz olan akşam namazından sonra artık mescide çıkamaz hale gelince yerine Hz. Ebu Bekir’i tayin edip namazı onun eda etmesini emir buyurdu.
Hastalığı boyunca hanesinde kaldığı Hz. Aişe validemiz babası için “ o yumuşak mizaca sahip dayanamaz ağlar” dediyse de Allah Resulü verdiği talimattan geri dönmedi.
Allah Resulü ailesine evinde para namına ne varsa dağıtılmasını emretti. Çünkü o Rabbine dünyalık bir ağırlıkla gitmek istemiyordu.
Kızı Fatıma hasta yatağında babasını ziyaret ettiğinde gördüğü hal üzerine “ Kim bilir ne acılar çekiyor” diyerek göz yaşı döktü.
Buna karşılık Allah Resulü kızı Fatımaya “ Baban bu günden sonra hiç acı çekmeyecek” demesi Fatıma’yı daha da hüzünlendirdi.
Bunun üzerine Allah Resulü kızı Fatımaya “ sakın baban peygamber diye babana güvenme, kulluğunun gereklerini yerine getirmek için mücadele ver” dedikten sonra şu müjdeyi ekledi” Ey kızım yerde ve gökteki kadınların en hayırlısı olmak seni memnun etmez mi? Diyerek onun gönlünü almaya çalıştı.
Allah Resulü o hasta hali ile Hz. Ali ve Hz. Abbas’ın oğlu Fadl’ın kollarında minbere çıkarak “bende hakkı olan varsa gelsin alsın” diyerek ashabından helallik aldı.
8 Haziran’a rastlayan Rebiülevvel aynın pazartesi sabahı kendini iyi hisseden Allah Resulü s.a.v sabah namazını Hz. Ebu Bekir’in arkasında oturarak ifa etti.
Allah Resulü ashaba hitaben:
“ Ey ashap öncekiler gibi sakın mezarımı ibadetgâha çevirmeyin. Bundan sizi men ediyorum” buyurdu.
Allah Resulünü biraz daha iyi gören ashap sevinirken öğle namazına doğru durumu ağırlaştı. Son anına kadar ailesine nasihatte bulunurken, son anı geldiğinde ellerini semaya kaldırarak” Refiki Alaya ( Yüce dosta ) diyerek ruhunu Allah’a teslim etti.
Acı haber Medine sokaklarını hüzne boğarken Hz. Ömer gibi bazı sahabeler onun öldüğüne inanmıyordu. Hz Ömer:
“ Allah Resulü öldü diyenin boynunu vururum “ diyerek bağırırken Hz Ebu Bekir:
“ Ey Ömer kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki, o öldü, kimde Allah’a tapıyorsa o daim hayatta olan, baki olandır”
Bu arada Allah Resulü s.a.v’ in daha cenazesini defin edilmemişken Hz. Ömer ve Ha. Ebu Bekir’e bir haber geldi. Gelen haber Ensar’ın Sad Bin Ubade’nin evinde toplanıp reis seçme meselesini tartıştıkları idi.
Bu haber üzerine Ensar ve Muhacir karşı karşıya gelmiş iş çığrından çıkmak üzereydi. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer hemen tartışmanın olduğu bölgeye geldiklerinde tartışma iyice alevlenmişti. Bunun üzerine Hz. Ömer:
Allah Resulünün hastalandığında yerine Hz. Ebu Bekir’i tayin ettiğini hatırlatarak “Ver elini ey Ebu Bekir sana biat edelim” diyerek kavga büyümeden İslam2ın ilk halifesini tayin etmiş oldular.
Vefatın ertesi günü olan Salı günü tüm Müslümanlar gelerek Hz. Ebu Bekir’e biatlerini verdiler. Bunun ardından Hz. Ebu Bekir onlara hutbe irad etti.
Bu arada Allah Resulün cenazesi ile ilgili görevleri ailesinden olan Hz. Ali, Fadl, Usame bin Zeyd yerine getirirken Allah Resulünün naşını Hz. Ali yıkadı.
Sıra cenazenin defin işlemine geldiğinde nereye gömüleceği ile ilgili başka bir tartışma başladı. Hz. Ebu Bekir:
“ Peygamberler öldükleri yere gömülürler hükmünü hatırlatarak” tartışmaya son noktayı koydu. Hz Aişe’den izin alınarak onun hanesine mezar kazıldı. Böylelikle mezarın bir ibadetgâh gibi kullanılmasının da önüne geçilmiş oldu.
Cenaze de defin edileceği yerde kılındığından ve de alan çok dar olduğundan Müslümanlar üç kişilik ekiplerce girilip münferiden cenaze namazlarını kıldılar.
Cenazenin münferiden kılınmasının Allah Resulü s.a.v’ in emri olduğu yönünde rivayetler söz konusudur.
Allah Resulünün ölümünden sonra gerçekleşen durumlar sebebi ile Allah Resulünün toprağa verilmesi Salı gecesi mümkün oldu.
Peygamberimizin ölümünün üzerinden asırlar geçmiş olsa da onun acısı hale taze ve özlemimiz hala kalbimizde bir heyecan oluşturmaktadır.
Rabbim ona layık bir ümmet olabilmeyi hepimize nasip eylesin!
[1] Maide 3