İSLAM'IN KESKİN KILICI "ADALET"

Değerli Müslümanlar:

Çoğu zaman duyarız "Bu dünyanın Adaleti yok!" diye. Peki! Adalet için ne yaptık diye sorsak çoğumuzun aslında hiçbir şey yapmadığımızı görürüz. Hâlbuki adalet kavramı önce kişinin kendinde başlar, sonra topluma yayılır.

 Şimdi soralım kendimize ne kadar adiliz!

Her Cuma hutbede şu ayeti okur geçeriz de ne kadar ibret alırız:

اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاٖيتَٓائِ۬ ذِي الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِۚ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, akrabaya iyilik etmeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır.  Allah size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. [1]

Şunu net bir şekilde görüyoruz ki, her şey adalet ile başlar.

Hani deriz ya" Adalet mülkün temelidir" diye. Bir yerde huzur aranıyorsa orada gerçek manada adalet olmalı ki toplum huzur bulsun.

Bunun yolu da güçlünün adaleti değil, haklının adaleti anlayışı ile mümkün olur.

Bu konuda en güzel örneğimiz sevgili Peygamberimiz s.a.v dir:

Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre, Mahzum kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri pek üzmüştü. Bunun üzerine:

- Bu konuyu Allah Resulü s.a.v ile kim görüşebilir? diye kendi aralarında konuştular. Bazıları:

- Buna Allah Resulünün sevgisine mazhar olmuş Üsame İbni Zeyd’den başka kimse cesaret edemez, dediler.

Üsame de onların istekleri doğrultusunda Peygamber s.a.v ile konuştu.

Resül-i Ekrem s.a.v Üsame’ye:

- “Allah’ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?” buyurduktan sonra kalkıp bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:

“Sizden önceki milletlerin yok olmasına sebep, içlerinden soylu biri hırsızlık yapınca ona dokunmayıp, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca ona cezasını vermeleriydi. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim.” [2]

Tarihe baktığımız zaman Ömer'ler bu anlayışın gölgesinde yetiştiler.

Hepimiz biliriz! Fatih Sultan Mehmet ile Kadı arasındaki hikâyeyi. Ecdat böyle hüküm sürmüş. Ne zaman ki, Adaletten uzaklaşmış devleti âliye çökmüş.

Şu sözü unutmamak lazım "Zulüm ile Abad olunmaz"

Rabbimiz bizim için kıstası belirlemiş:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَٓاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَۚ اِنْ يَكُنْ غَنِياًّ اَوْ فَقٖيراً فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ وَاِنْ تَلْـوُٓ۫ا اَوْ تُعْرِضُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيراً

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınızın aleyhine bile olsa Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) İster zengin olsun, ister fakir olsun; Çünkü Allah onlara daha yakındır, öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. [3]

Şimdi soralım kendimize ne kadar adaletliyiz?

Adalet denilen kavram sadece sizin pencerenizden bakanlar için mi geçerlidir?

Rabbimizin koyduğu adalet anlayışında dosta da, düşmana da adaletin kılıcı eşit keser!

Çünkü! Rabbimizin beyanı açıktır:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِؗ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواؕ اِعْدِلُوا هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىؗ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin.  Adil olun! Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının, Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. [4]

Evet! Çoğumuzun korkuları var, hem de hiç ölmeyecekmişiz gibi!

 Yanlışlara itiraz edersek, doğruları söylersek, rızkımızdan oluruz, makamımızdan oluruz diye ödümüz kopuyor.

Hâlbuki daha düne kadar Allah Resulünün şu beyanını söyleyerek sokaklarda dolaşıyorduk:

Cihadın en üstünü zalim sultana karşı doğruyu söylemektir. [5]

Bizler Allah'ın kitabına, peygamberin sünnetine göre yaşamadıkça, kanunlarımızı İslam nizamı ile donatmadıkça, hiçbir zaman gerçek adalete ulaşamayacağız!

Ömer'in adaleti diye nutuk atacağız ancak iş kendimize gelince künyesi Ömer olan ebu cehil gibi davranmaktan öteye geçemeyeceğiz.

Rabbim bizleri gerçek adaletin tesisi için mücadele edenlerle beraber olmayı nasip eylesin!

Rabbim ne haksızlığa uğramayı, ne haksızlık etmeyi bizlere nasip eylemesin!

 

 

 

---

[1] Nahl, 90

[2] Buhârî, Enbiyâ 54, Megâzî 53, Hudûd 11, 12; Müslim, Hudûd 8, 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 4; Tirmizî, Hudûd 6; Nesâî, Sârık 6; İbni Mâce, Hudûd 6

[3] Nisa, 135

[4] Maide 8

[5] Ebû Davud, Melahim 17; bk. Tirmizi, Fiten 13;