HER ŞEYE RAĞMEN HAYAT DEVAM EDİYOR!
Değerli kardeşlerim:
İnsanoğlu kendini bilmeye başladığı andan itibaren arzu ve istekleri kabarmaya başlar. Bazen öyle bir hale gelir ki, patlamaya hazır bir volkan gibi olur. Ancak gün gelir de musibetlerle karşı karşıya kaldığında bütün arzularının aslında boş bir yalandan ibaret olduğunu anlar. Sonrasında Rabbine sığınır, Rabbi de lütfü ile onu belalardan uzaklaştırınca, bu sefer eskisinden daha fazla bir arzu ile dünyanın nimetlerini ve şehvetlerini elde etmek için Allah’a isyan edecek noktaya gelir.
Onun için Allah Resulü s.a.v doymak bilmeyen insanın nasıl doyuma ulaşacağını veciz bir şekilde şöyle ifade eder:
“Onun (İnsanın) gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz…” [1]
İnsan dünyalık istekleri ölümle beraber biten bir hayal olsa da imtihanın bir gereği olarak bu nimetler Rabbimiz tarafından insana sunulmuş olan araçlardır. Rabbimiz bunu ifade ederken şöyle buyurmaktadır:
زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَٓاءِ وَالْبَنٖينَ وَالْقَنَاطٖيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِؕ ذٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَاٰبِ
“Nefsani arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılınmıştır. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” [2]
Rabbimizin ifade ettiği arzuların hepsi çölde serap görmek gibidir. Hani çölün sıcaklığı sebebi ile ortaya çıkan su görüntüsü aslında insanın göz yanılmasından başka bir şey olmadığını oraya vardığımızda anladığımız gibi, insan ölümle başlayan yeni hayatında dünyanın bir serap görmekten başka bir şey olmadığını anlayacak ancak bu anlayış Allah’a isyan edenler için büyük bir pişmanlığa dönüşecektir.
Dünyadan sonra ebedi bir hayat olduğuna iman etmiş Müslüman dünyanın geçici zevklerinden Rabbinin çizdiği sınırlar dâhilinde yararlanırken, onlara kapılmaması gerektiğini bilinci ile imtihana sabır göstermesi gerekir. Çünkü hayat dediğimiz zamanın her anı bizler için birer imtihandır. Bu imtihanda nimetlerle sınav verebileceğimiz gibi, belalarla da sınav verebiliriz.
Nitekim Rabbimiz bunu ortaya koyarak iman etmiş bizlere açıkça ifade etmektedir:
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِؕ وَبَشِّرِ الصَّابِرٖينَۙ
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!” [3]
Aslında insan aklıselimle düşündüğünde bu imtihanların her birinin dünya ile sınırlı olduğunu görür. Dünya da ne yaşarsak yaşayalım hayat bitince hepsi bitmekte ve ruh bedenden ayrılınca bunların hiçbirinin canı acıtma durumu kalmamaktadır.
Onun için Rabbimiz iman etmiş olan kimselerin halini ifade ederken, onların yaşadıkları hayatın ne olduğunu çok iyi anladıklarına vurgu yaparak şöyle buyurmaktadır:
اَلَّذٖينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُصٖيبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَؕ
“Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” derler.” [4]
İşte bu teslimiyet cehennemden kurtulmaya ve cennetin kapısının açılmasına vesile olacak olan anahtarı çevirmeye vesiledir.
Rabbimiz:
اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ
“İşte bunlar, Rablerinin bol mağfiret ve rahmetine ulaşanlardır. Doğru yolu bulanlar da ancak onlardır.” [5] Buyurmaktadır.
İnsan yaşadığı zorluklar karşısında bazen yılgınlık gösterebilir ki, bizler yaşadığımız zaman içinde bunu çokça yaşıyoruz. Fakat unutmamak gerekiyor ki, iman imkânsız gözükeni imkânlı kılacak olan yegâne anahtardır. Rabbimiz buna işaret ederek biz Müslümanlara şöyle müjde vermektedir:
فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًؕ فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ
“Şu bilinmeli ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var. O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul. Ve yalnız Rabbine yönel.” [6]
Müslüman şunu iyice anlaması gerekir ki, ölümler, felaketler, sıkıntılar ne kadar ağır olursa olsun hayatta kalanlar için ömür sürmekte ve insan sınanmaya devam etmektedir. Öyle ise bize düşen kalan hayatımızı geride bıraktığımız hayatımızdan daha hayırlı hale getirmek için çaba sarf etmek ve dünyanın Müslüman için bir cennet olmadığını aklımıza ve gönlümüze nakış etmektir.
Nitekim Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde cehennemliklerin dünyada çekmiş olduğu ferahın, cennetliklerin ise dünyada çektikleri sıkıntıların cehennem ve cennete nispetle şöyle anlatmakta ve dünyada çekmiş olduğumuz imtihanın neticesinde cennet var ise dünyalık meşakkatin hiçbir öneminin olmadığına şöyle işaret etmektedir:
“Cehennemliklerden olup, dünyada pek müreffeh hayat yaşayan bir kişi kıyamet gününde getirilip cehenneme bir kere daldırılır. Sonra:
– Ey âdemoğlu! Sen hayırlı bir gün gördün mü? Herhangi bir nimete nâil oldun mu? denilir. O kişi:
– Hayır, vallahi Rabbim! Öyle bir şey görmedim, der.
Cennetliklerden olup, dünyada insanların en yoksul olanı getirilir cennete bir kere daldırılır. Ona da:
– Ey âdemoğlu! Sen herhangi bir yoksulluk ve sıkıntı gördün mü? Hiç zorluk ve darlık çektin mi? denilir. O kişi de:
– Hayır, vallahi Rabbim! Hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık çekmedim, der.” [7]
Allah Resulü s.a.v’ in beyan ettiği durumun kavranabilmesi adına Rabbimiz biz Müslümanlara dünyayı şöyle tasvir ediyor:
وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌؕ وَلَلدَّارُ الْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذٖينَ يَتَّقُونَؕ اَفَلَا تَعْقِلُونَ
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için şüphesiz ki ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” [8]
Değerli kardeşlerim! Rabbimizin de ifade ettiği gibi hala aklımızı kullanmayacak mıyız? Daha ne zamana kadar dünyalıkları elde etmek için Allah’a isyan edeceğiz? Daha ne kadar daha ölümden kaçabileceğimiz rüyasına kapılmaya devam edeceğiz?
Hâlbuki dünyanın bütün nimetlerine sahip olsak bile ahret yurdunda en az mükâfata eren kimsenin eriştiği nimete ulaşması mümkün değildir. Allah Resulü s.a.v bu gerçeği şöyle beyan ediyor:
مَا الدُّنْيَا في الآخِرَةِ إِلاَّ مِثْلُ مَا يَجْعَلُ أَحدُكُمْ أُصْبُعَهُ في الْيَمِّ . فَلْيَنْظُرْ بِمَ يَرْجِعُ
“Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer. O kişi parmağının ne kadarcık bir su ile döndüğüne baksın.” [9]
Değerli Müslümanlar! Hayat bazen kazançla, bazen kayıpla da olsa akmaya devam ederken geçmişten ders çıkarıp geleceği kurma adına elimizden gelen mücadeleyi vermek hepimize farz olan bir gerçektir.
Yaşananlar ne kadar zor olursa olsun bizler Allah’ın var ettiği ve onun hükmüne boyun eğmesi gereken varlıklar olarak iyi bir kul olma çabası içinde ahretteki yerimizin güzel olması için mücadele edeceğiz ve bileceğiz ki;
“ İman varsa imkân da vardır”
Rabbim imanı kuşanan, duası ile yükselen, cennet ile sevinen kullardan olabilmeyi bizlere nasip eylesin!
Rabbim bizleri dünyaya meyil edipte kendisine isyan edenlerden olmaktan muhafaza eylesin!
Rabbim hakkı hak bilip hak için çalışan, batılı batıl bilip ona karşı mücadele edenlerden olabilmeyi hepimize nasip eylesin!
[1] Buhârî, Rikāk, 10; Müslim, Zekât, 116-119
[2] Al-i imran 14
[3] Bakara 155
[4] Bakara 156
[5][5] Bakara 157
[6] İnşirah 5 - 8
[7] Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 463
[8] En-am 32
[9] Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 464