Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

HERKES GÜNAH İŞLER

Değerli Müslümanlar:

İnsan var edilip dünyaya indirildiğinden beri kendisine yol göstermek için Rabbimiz kendi içlerinden kendileri gibi nefis taşıyan peygamberler göndermesi insanın yaşam gayesini idrak edip kendine yüklenen misyonu yerine getirmesi için vesile edilmiştir.

Bu kutsal görevi yerine getiren Allah’ın elçileri kendilerinden olan insanları uyarırken onların herhangi bir bahanenin arkasına sığınmalarını engellemek için Rabbimiz peygamber olacak elçiyi görevi öncesi ve sonrası günahlardan uzak eylemek için koruma altına alıp uyarılarını ortaya koymuştur.

Fıkıh dilinde biz buna “İSMET” diyoruz! Peki! İsmet ne demektir?

Peygamberlerin ortak özelliklerinden bir tanesi olan "ismet sıfatı",onların günahlardan korunmuş olmalarını ifade eder. Peygamberler örnek ve önder kişiler oldukları için, konumlarını zedeleyecek davranışlardan uzaktırlar.

İsmet sıfatı, peygamberlerin güvenilir kimseler olmalarının bir nevi garantisidir. Hayatında zikzaklar olan, günah lekeleriyle kirlenmiş olan kimselerin başkalarınca pek de nazar-ı itibara alınmayacakları ortadadır.

Nitekim nice peygamber kendilerini kavimlerine takdim ederken اِنّ۪ى لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ “Ben sizin için emin bir elçiyim.” demişlerdir. [1] Bu ibare, Şuara suresinde kıssası anlatılan peygamberlerin ortak bir sözü olarak bizlere sunulmaktadır.

Siyer kitaplarında Peygamberimizin (asm) nübüvvetten önceki döneminde puta tapmadığı, putlar üzerine yemin etmediği, putlar adına takdim edilen yiyeceklerden yemediğine dair pek çok rivayet vardır. [2]

Ancak, bazı hikmetlere binaen kendilerinden sehven zelle denilen küçük hatalar meydana gelebilir. Bu durumda vahiy gelir, durum düzeltilir. Mesela Hz. Peygamber Efendimiz (asm) Bedir Savaşı’nın ardından elde edilen esirler hakkında ashabıyla istişarede bulunduktan sonra onlardan fidye alınmasını kararlaştırmış, inen ayet ise bu uygulamayı reddetmemekle beraber, asıl olması gerekene dikkat çekmiştir. [3] Keza, Hz. Peygamber (asm) kâfirlerin ileri gelenlerini İslâm’a davet ederken, yanına gelen âmâ sahâbî Abdullah İbn Ümmü Mektûm ile ilgilenmemesi üzerine ikaz edilmiştir. [4]

Böyle durumlar, peygamberlerin masumiyetine zarar vermez, ilahi himaye altında olmalarına engel teşkil etmez. Ancak peygamberlerde bir insandır ve nefis taşımaktadırlar. Onlarında arzu ve istekleri olur ama Rabbimizin onlara yüklemiş olduğu vazife onların istek ve arzularının üstündedir. Ve onlar kendi heva ve heveslerine göre bir şey yapmaları mümkün değildir. Nitekim Rabbimiz bu gerçeğe işaret ederek şöyle buyurmaktadır:

وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْاَقَاوٖيل لَاَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمٖينِۙ ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتٖينَؗ فَمَا مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزٖينَ

Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, Elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra onun şah damarını koparırdık. Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız. [5]

Peygamberlerin korunması, günahtan beri olmaları bazı aklı evvelleri onun yolundan gidenlerinde aynı olabileceği yanılgısına düşürebilmektedir. Oysa bunun peygambere ait bir özellik olduğunu kerim kitabı okuyan her Müslüman bilir!

Hocam zaten sıkıntıda o! Bizler Rabbimizin kitabını okumak yerine günaha açık kimselerin sözlerini din olarak alarak kabul ederken, o kimselerinde günah işleyebileceği gerçeğine gözlerimizi kapatıyoruz.

Öyle ki; Ülkemize teslis inancının lideri, Allah’a ortak koşup ona çocuk isnat eden, zulmün destekleyicisi, Müslümanların baş düşmanı ve haçlı seferlerinin tetikleyicisi baş papaz geliyor. Ona gösterilen hürmet ve yapılan karşılamada İslam’a uygun olmayan birçok yanlış varken, topraklarımıza dair palanları açıkken bunu eleştirdiğimizde şu savunma ile karşı karşıya geliyoruz:

“Onlar yanlış yapmaz! Onlar ki, namaz kılıyor, Müslümanları düşünüyor, sizi sosyal medya aldatıyor, o ilahi orada değil şurada okundu”

Bizim burada ifade edeceklerimiz kişilerin iyilik veya kötülükleri değil! Her insan günaha açıktır, iyilikleri de, kötülükleri de olur! Ancak peygamberler dışında ki kimselere günahsızlık yani masumluk atfetmek hem atfedileni yakar, hem atfedeni yakar. Zira günahsızlık sadece peygamberlere ait bir özelliktir. Öyle ki, onların Rabbimiz tarafından korunması olmazsa onlarda bizler gibi günah işlemeye meyil ederler.

Biz bunu ifade ederken de kendimizin yorumunu değil Rabbimizin beyanını esas almaktayız. Nitekim Rabbimiz bu gerçeği ayet-i celile de şöyle beyan etmektedir:

وَلَقَدْ هَمَّتْ بِه۪ۗ وَهَمَّ بِهَاۚ لَوْلَٓا اَنْ رَاٰ بُرْهَانَ رَبِّه۪ۜ كَذٰلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّٓوءَ وَالْفَحْشَٓاءَۜ اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَص۪ينَ

Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı. [6]

Zaten bu hüküm ilahi tecellinin bir yansımasıdır. Bunun göstergesi olarak şu Kutsi hadis-i şerife bakmak yeterli olacaktır:

“Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah günah işleyen ve günahlarından tövbe ve istiğfar eden bir topluluk yaratır da onları bağışlardı.” [7]

Hal böyle iken liderinin hata yapmayacağını söyleyen, şeyhinin cenneti garantilediğine inanan, günahlarının çokluğuna bakmadan tövbesiz cennetten köşk edineceğini düşünenler acaba neye güvenmektedirler.

Peygamberlerden sonra insanların en hayırlısı olduğu bildirilen Hz. Ebû Bekir r.a bile, halîfe seçildikten sonra verdiği ilk hutbede, kıyamete kadar gelecek bütün mümin liderlere ve ehl-i tarîke örnek olacak, muhteşem bir ölçü vermiştir:

“Ey insanlar! En hayırlınız olmadığım hâlde sizin başınıza halîfe seçilmiş bulunuyorum. Şayet vazifemi hakkıyla yaparsam bana yardım ediniz. Yanlış hareket edersem bana doğru yolu gösteriniz…

…Ben, Allâh’a ve Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-ʼe itaat ettikçe siz de bana itaat ediniz! Eğer itaat etmezsem, sizin de bana itaatiniz lâzım gelmez!..”  [8]

Peki! Ey her yapılana kılıf arayan beyük Müslümanlar! Hz. Ebubekir’i korkutan gerçekler sizi korkutmuyor  mu?

Ne demek onlar yanlış yapmaz? Peygamberlerin dışındaki kimselerin Rabbi tarafından korunmadığı gerçeği ayan beyan ortadayken sizin liderleriniz, şeyhleriniz günaha karşı kendilerine sensör mü taktırdı?

Peygamberlerin dahi uyarıldığı yerde sizinkileri kim uyarıyor? Gökten mi geliyor, yerden mi bitiyor? Nedir bu komedi Allah aşkına? Din sizin oyun alanınız mı?

Bak ey kendi nefsini öne çıkaran zavallı Rabbimiz ne buyuruyor:

اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُۜ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَك۪يلًاۙ
Resulüm! Nefsinin kötü arzularını kendisine ilâh edinen kim­seyi gördün mü? Senin vazifen sadece tebliğken, şimdi onun doğru yola gelip gelmemesinden sen mi sorumlu olacaksın? [9]

Belki akıl edemiyor olabilirsiniz ancak sevdiğiniz kişileri yüceltirken ki aşırılığınız onları Allah katında çok zor bir hale sokmaktadır.

Bizler sizlere gerçekleri ortaya koyduğumuz halde üç maymunu oynamak hoşunuza gidiyor olabilir ancak unutmayın bugün gerçeklere gözlerini kapayıp kör taklidi yapanlar ahrette de kör olacaklar! Rabbimiz bu gerçeğe işaret ederek şöyle buyuruyor:

وَمَنْ كَانَ ف۪ي هٰذِه۪ٓ اَعْمٰى فَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ اَعْمٰى وَاَضَلُّ سَب۪يلًا

Dünyada dinî gerçeklere karşı kör olan âhirette de kördür; hatta oradaki şaşkınlığı daha da fazla olacaktır.[10]

Gelin körleştirdiğimiz gözlerimizi, karattığımız kalplerimizi, sevdiklerimize yüklediğimiz misyonların yanlışlığını anlayarak Rabbimize dönelim! Zira bizler nefis taşıyanlar olarak günaha açık olmamız hata değil, tövbe etmemiz gerektiğine dair gerçeği anlamamaktaki ısrarımız hatadır. Nitekim Allah Resulü s.a.v ‘ in şu ifadesi de bunun açık delilidir:

Her insan hata eder, hata edenlerin en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.” [11]

Geliniz hep birlikte Rabbimize dönelim, hatalarımızı kabul edelim, sevgimizde ki aşırılıklardan dolayı Allah’tan af dileyelim!

Ey Rabbimiz, unuturak istemeden, bilmeden hata ettik bizi bağışla, bizi affet, bize hidayet nasip eyle!

Rabbimiz kullarını sevme konusunda yaptığımız aşırılıklardan dolayı bize azap etme! Zira bizler senin kullarınız bize mağfiret kapılarını kapama!

Rabbim hakkı hak bilip ona yönelebilmeyi, batılı batıl bilip ondan uzak durabilmeyi bize ve neslimize nasip eyle!

 

 


[1] (Şuara, 42/178 ve devamı.) 

[2] (bk. İbn Hişâm, Cemâluddîn Ebu Muhammed Abdulmelik, Sîre, Matbûâtu Mustafa el-Bânî, Mısır, 1936. I, 181-183)

[3] (bk. Enfâl, 8/67-68) 

[4] (bk. Abese, 80/1-10)

[5] Hakka 44 - 47

[6] Yusuf 24

[7] Müslim, Tevbe, 9, 10 [2748]

[8] İbn-i Sa‘d, III, 182-183; Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 69, 71-72;

[9] Furkan 43

[10] İsra 72

[11] (Tirmizî, Kıyamet, 49 [2499]; İbn Mâce, Zühd, 30 [4251])

 

Dosyalar

HERKES GÜNAH İŞLER
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş