İBRET NAZARI İLE BAK HAYATA
Değerli Müslümanlar:
Kâinatta bir zerre kadar yer kaplamayan ancak egosu ve kibri kâinattan daha büyük olan insan geçmişe bakma hususundaki zafiyeti onu isyankâr bir kul haline getirir. Hâlbuki tarih kendi gibi azgınlaşan toplumların yok oluşları ile doludur.
Bu yok oluşların bizde oluşturması gereken ibreti Rabbimiz fecr süresinde her akıl sahibinin anlayacağı şekilde ifade ederken acaba biz bunun neresindeyiz diye kendimizi sorgulamamız gerekir!
Peki! Ne buyurmakta Rabbimiz?
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙ
6. Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙ
7. Yüksek binalarla dolu İrem’e?
اَلَّتٖي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙ
8. Ki, beldeler arasında onun eşi benzeri yaratılmamıştı.
Ad kavmi kimdir?:
“Ad Kavmi kayaları yontarak binalar ve saraylar yapmıştır. Zenginliklerinin göstergesi olarak binaları kullanmışlardır. Oldukça gösterişli binalar inşa etmişlerdir. Bunun yanında binaların etrafına güzel bahçeler ve havuzlarda inşa etmişlerdir.
Bu kadar bolluk için de yaşamaları sebebi ile kibre kapılmış ve çeşitli sapkınlıklar yapmaya, mazlumlara zulüm etmeye başlamışlardır. Kendilerine gönderilen peygamberi de yalanlayıp putperest oldukları için bu kavim cezalandırılmış ve helak edilmiştir. “
وَثَمُودَ الَّذٖينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙ
9. Vâdilerde kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semûd kavmine?
Semud kavminin helâkı şöyle olduğu rivayet edilmektedir:
"Ey Salih; bayramımızı kutlayacağımız zaman sen de bizimle gel (Semud kavminin putlarını alıp şehir dışına çıkarak kutladıkları bir bayramları vardı). Bize bir âyet (davanı ispatlayacak bir şey) göster. Sen ilâhına duada bulun; biz de ilâhlarımıza duada bulunalım. Eğer senin ilâhın duana icabet ederse sana uyarız. Yok bizim ilâhlarımız bize icabet ederse bize tabi olursun". Bu isteklerini kabul eden Salih (a.s) bayramda onlarla birlikte gitti. Putperestler, putlarından istekte bulundular. Ancak bir karşılık bulamadılar. Bunun üzerine kavmin reisi, Salih (a.s)'a;
"Ey Salih; bize şu kayadan bir deve çıkar. Eğer bunu yaparsan seni doğrulayacağız" dediler. Salih (a.s), onlardan, Allah Teâlâ kendileri için böyle bir deveyi bu kayadan çıkartırsa iman edeceklerine dair söz vermelerini ve yemin etmelerini istedi. Onlar, bu konuda yemin edip söz verdikten sonra, Salih (a.s), namaza durdu ve Allah'a dua etti. Bunun üzerine kaya yarıldı ve içinden onlara istediği gibi gebe, karnı aç bir deve çıktı. Bu olay üzerine, onlar daha önce vermiş oldukları sözden cayarak iman etmediler (İbnul-Esîr, el-Kâmil fi't-Tarih, Beyrut 1979, I, 89-90). Salih (a.s) onlara; " ... Ey kavmim; Allah'a ibadet edin. Sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir mucize gelmiştir. İşte, Allah'ın şu dişi devesi size bir mucizedir. Bırakın onu Allah'ın arzında otlasın. Ona bir kötülük yapmayın. Sonra can yakıcı bir azaba uğrarsınız. Hatırlayın; Allah sizi Ad kavminden sonra halifeler yaptı. Ve sizi yeryüzüne yerleştirdi. Orada, ovalarda köşkler yapıyor, dağları yontup evler yapıyorsunuz. Allah'ın nimetlerini hatırlayın. Yeryüzünde bozguncular olarak fesad çıkarmayın" (el-A'râf, 7/73-74).
Allah Teâlâ, hayvanların sulandığı kuyunun suyunun mucize deve ile diğerleri arasında nöbetleşe kullanılacağını bildirmişti: "Onlara, suyun aralarında taksim olunduğunu haber ver. Her biri su nöbetinde hazır bulunsun (el-Kamer, 54/28). Salih (a.s) kavmine; "İşte şu devedir. Su içme hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün sizindir" dedi (eş-Şuara, 26/155). Deve onların arasında bir süre kaldı. Bu süre içerisinde, bir gün kuyunun suyunu deve içiyor, bir gün de onlar kuyunun suyundan istifade ediyorlardı. Semud kavmi devenin su içtiği günlerde onun sütünü sağıyor ve kaplarını dolduruyorlardı (İbn Kesîr, Tefsîrul-Kur'anil-Azîm, İstanbul 1984, III, 437).
Semud kavminin Salih (a.s)'ın davetine duydukları düşmanlık ve kinleri artınca, deveyi öldürmeyi planladılar. Allah Teâlâ bu durumu Salih (a.s)'a bildirdi. Salih (a.s), gördükleri mucizeye rağmen iman etmekten kaçınan kavmine eğer böyle bir iş yaparlarsa helâk edilecekleri uyarısında bulundu. Ancak onlar, onun bütün uyarılarına kulak tıkayarak deveyi kestiler: Fakat O'nu yalanladılar. Ve derken deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları yüzünden onları kırıp geçirerek yerle bir etti" (eş-Şems, 91/14).
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙ
10. Büyük saltanat ve çok sağlam kaleler sahibi Firavun’a?
اَلَّذٖينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙ
11. Bunların hepsi, yaşadıkları ülkelerde azdıkça azdılar.
فَاَكْثَرُوا فٖيهَا الْفَسَادَۙ
12. Taşkınlıklarıyla oralarda çokça bozgunculuk yaptılar.
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙ
13. Bu yüzden Rabbin onlar üzerine azap kamçıları yağdırdı.
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِؕ
14. Çünkü Rabbin, kullarını devamlı sûrette gözetlemektedir.
Rabbim azgınlık yapan insanı beyan ederken onun nankörlüğünü şöyle ortaya koymaktadır:
فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّٖٓي اَكْرَمَنِؕ
15. Ama insan, Rabbi onu varlıkla sınayıp da kendisine ikramda bulunduğu ve bol bol nimetler verdiği zaman: “Rabbim beni şerefli kıldı” der.
وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّٖٓي اَهَانَنِۚ
16. Buna karşılık onu darlıkla sınayıp da rızkını kısıverince: “Rabbim beni rezil, perişan etti” der.
Bu ifadeyi ortaya koyan insan Rabbinden menfaat elde etmeyi beklerde kimseye bir fayda sağlamaz!
Rabbimiz bunu kitabında şöyle ifade ediyor:
كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَتٖيمَۙ
17. Hayır! Doğrusu siz, Allah’tan ikram bekliyorsunuz ama kendiniz yetime değer vermiyor, ona ikram etmiyorsunuz.
وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْكٖينِۙ
18. Muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ
19. Mirastan ne gelse, helâl-haram demeden alabildiğine yiyorsunuz.
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّؕ
20. Malı mülkü de sınırsız bir sevgiyle seviyorsunuz.
Rabbimiz nasılda bizi bize anlatıyor değil mi? Değerli kardeşlerim!
Bu ifadenin ardından Allah’ın açık tehdit’i geliyor:
كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ
21. Hayır! Böyle yapmayın! Yeryüzü birbiri ardınca şiddetle sarsılıp toz-toprak, dümdüz olduğu,
وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ
22. Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman!
وَجٖٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىؕ
23. O gün cehennem de bütün dehşetiyle getirilir. İnsan o gün, tüm yaptıklarını birer birer hatırlar; ama bu hatırlamanın ona ne faydası olur ki?
يَقُولُ يَا لَيْتَنٖي قَدَّمْتُ لِحَيَاتٖيۚ
24. Ölümcül bir pişmanlık içinde: “Keşke sağlığımda şu ebedî hayatım için bir hazırlık yapmış olsaydım” der.
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ
25. O gün Allah’ın vereceği azabı hiç kimse veremez.
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌؕ
26. O’nun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.
Zalim ve isyankâr’ın hali böyle iken kâmil müminin durumu ise şöyledir:
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
27. Ey kâmil bir iman ve salih amellerle huzura ermiş nefis!
اِرْجِعٖٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ
28. Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!
فَادْخُلٖي فٖي عِبَادٖيۙ
29. Dürüst ve samimi kullarımın arasına katıl!
وَادْخُلٖي جَنَّتٖي
30. Cennetime gir! [1]
İşte bütün meselede budur. Ey kulum ben senden razıyım sende benden razı olarak gir cennetime denilecek kimselerden olmak!
Rabbim bizlere rızaya gidecek bir yolda yürüyebilmeyi ve sonunda cennete kavuşanlardan olabilmeyi nasip eylesin!
[1] Fecr suresi 6-30