43. DERS | MEKKE’NİN FETHİ 3.BÖLÜM
Değerli kardeşlerim:
İnsan özlem ve hasret duygularını içinde barındıran bir varlıktır. Bu özlem bazen eşine, çocuklarına, işine olur. Bazen de maneviyatına yani inancına olur.
Müslüman’ın özlemi ise Rabbine ve ona ulaştıran vesilelere olur. İşte bu sebeple Müslümanların kıblesi olan Kâbe’ye özlem duyuyorlardı. Mekke’nin fethi ile bu özlem sona ererken şimdi sıra putperestliğin simgelerini yıkma vaktiydi.
Bir önceki dersimizde Allah Resulü s.a.v’ in Kâbe’ye girip hutbe irad ettiğini ve Mekkelilerden mukavemet göstermeyenleri af ettiğini ifade etmiştik.
Bu olaydan sonra Allah Resulü s.a.v Kâbe’nin anahtarlarını Osman Bin Talha’dan isteyerek Kâbe’nin içine girdi. Kâbe’nin içinde içindeki putları Allah Resulü s.a.v kendi elleriyle yıktı ve duvarlarda Hz. İbrahim ve Melekleri kız şeklinde tasvir eden resimleri örttü.
Not: Bu resimler Abdullah Bin Zübeyr’in başkanlığında yapılan tamirat sırasında silinmiştir.
Kâbe’nin içinde ve etrafında 360 put bulunuyordu. Allah Resulü s.a.v’ in emri ile hepsi Ashap tarafından parçalandı. Mekkeliler ise bu durumu ibret ile izliyorlardı. Zira daha düne kadar bu putlara tapıp onlardan medet umuyorlardı.
Kureyş’in büyük ve ulu gördüğü Hubel’i Müslümanlar yıkarken Zubeyr Bin Avvam Ebu Süfyan’a:
- Uhud’da gördüğün Hubel’i görüyor musun?
Not: Uhud savaşında Ebu Süfyan “ Yüksel şanlı Hubel” diye bağırmıştı.
Ebu Süfyan:
- Beni azarlamyı bırak zira Allah’tan başka ilahlar olsaydı sonuç böyle olmazdı.
Artık Kâbe putlardan temizlenmiş ve aslına döndürülmüştü.
Allah Resulünün dilinden şu ayet-i celile döküldü:
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا
De ki: "(Artık) Hakk geldi, bâtıl zail oldu. Hiç şüphesiz bâtıl yok olucudur. (Çünkü Hakk gelince bâtıl batacak, Güneş doğunca karanlık kaybolacaktır.)" [1]
Allah Resulü s.a.v’ in emri ile Kâbe’nin damına çıkan Hz. Bilal yanık sesi ile tüm Müslümanların gönlünü ferahlatırken müşriklerin bazılarının içinde fırtınalar kopmasına sebep oluyordu. İster istemez ağızlarından şu sözler dökülüyordu:
- Atalarımız ne bahtiyar kimselermiş ki, bu günü görmediler.. Ölseydik de bu günü görmeseydik.
Çünkü Hz. Bilal onların hizmetini gören basit bir köle idi. Şimdi ise değerli bir makamdaydı.
Allah Resulü s.a.v Safa tepesinde yüksek bir yerde durarak yeni Müslüman olanlardan biat aldı.
Hz. Ebu Bekir’de yaşlı babası Ebu Kuhafe’yi huzura getirmişti. Peygamber efendimiz bu durumu görünce:
- Keşke onu buraya kadar yormasaydın biz ona giderdik. Diyerek gönlünü aldı.
Erkeklerden sonra kadınlar biat vermek için Allah Resulü s.a.v’ in huzurundaydılar.
Biat edenler arasında Hint’te vardı. Hz. Hamza’ya karşı yaptığı kötü muameleye rağmen Allah Resulü s.a.v onu affetti.
Hz. Hind Allah Resulü s.a.v’ e biat ettikten sonra evine gelerek kendi elleriyle putları kırarak “ Yazık bu kadar zamandır size aldanmışız” diyerek sağlam bir inanca adım attı.
Bu arada Ensar’ı bir endişe kaplamıştı. Peygamber s.a.v’ in doğduğu ve büyüdüğü şehri feth etmiş olması sebebi ile bir daha Medine’ye dönmeyeceği düşüncesi ile ondan uzak kalma korkusu yaşıyorlardı.
Kendisine en zor zamanda kucak açan bu insanlara Allah Resulü vefasını göstererek şöyle buyurdu:
- Üzülmeyin! Ben sizin diyarınıza hicret ettim. Dar zamanınızda bana kucak açtınız. Bu sebeple hayatımda, ölümümde sizin aranızda olacaktır. Dedi
İşte bu gün Allah Resulü s.a.v’ in mezarının Medine olması bu vefanın bir göstergesidir.
Bundan sonra mukavemet gösterip kaçanlar tek tek gelip af dileyerek Müslüman oldular.
Bu isimlerin içinde dikkat çekici kimseler vardı:
İkrime Ebu Cehil: Karısı Ümmü Hekim Müslüman olunca kocası için Allah Resulünden eman istedi. Yemen’e gitmek üzere iken karısı onu alıp peygamberin huzuruna çıkarıp Müslüman olmasına vesile oldu.
İkrime r.a küfürde iken nasıl inancında katı ise İslam’a girdikten sonrada iman ettiği hususlara sıkı sıkıya bağlı kaldı. Öyle ki Hz. Ömer’in hilafeti zamanında Suriye’nin fethi sırasında yapılan Yermük savaşında şehit düşerek en yüce makama ulaştı.
Saffan Bin Ümeyye: Mekke’nin fethinden sonra Cidde’ye kaçan Saffan’ı amcasının oğlu peygamberin huzuruna getirdi. Müslüman olma hususunda biraz zaman istedi ve Huneyn savaşından kısa bir süre sonrada Müslüman oldu.
Suheyl Bin Amr: Oğlu Abdullah’ın himayesi ile Müslüman olan Suheyl sağlam bir iman sahibi olarak Allah Resulünün ölümünden sonra Mekke’de çıkan mürdet hareketini engelleyerek münafıkların oyununu bozan kişi oldu. Bu aynı zamanda Allah Resulünün bir mucizesi olarak Hz. Ömer’in Suheyl’in dilini koparmak istediğinde “ Belki ilerde o dili ile seni memnun edecek bir iş yapar” ifadesi ile onun samimi bir Müslüman olacağına dair işaretin ortaya çıktığı kişi oldu.
Vahşi Bin Harb: Hz. Hamza’yı şehit eden ve bu yüzden Hamza’nın katili olarak anılan Hz. Vahşi Bilal r.a’ın himayesi ile Müslüman oldu. Ancak Hz. Hamza’nın ölümüne sebep olması sebebi ile acıklı bir hayat sürdü.
Hz. Peygamber Mekke’de 13 gün kaldı. Bu süre içinde çevre kabilelerde bulunan putları ortadan kaldırttı.
Putları yıkma emri sırasında Hz. Halid Bin Velid Cezime kabilesine gönderildi. Bu kavmin bir kısmı İslam’ı seçerken, bir kısmı karşılık verince Halid onları yok etti. Bunun üzerine Allah Resulü s.a.v:
- Ben Halid’in yaptığından beriyim. Diyerek diyetlerini fazlası ile ödemek üzere Hz. Ali’yi gönderdi. Bu hareket sebebi ile Müslüman olmayanlarda İslam’ı seçtiler.
Bu olayda da bir kez daha şahit oluyoruz ki Allah Resulü s.a.v’ in yüksek ahlakı ve affının insanlar üzerinde ne denli etki ettiğidir. Biz Müslümanlara da düşen de bu ahlak ve affı üzerimizde taşımamız gerektiği gerçeği anlamak ve hayatımıza tatbik etmektir.
[1] İsra 81