20.DERS | MEDİNE ANTLAŞMASI VE YAHUDİLERİN TUTUMU
MEDİNE ANTLAŞMASI VE YAHUDİLERİN TUTUMU
Değerli kardeşlerim:
Topraklar savaşta alınsa da barışla ayakta kalırlar. Toplum birliği sağlanamayan, aidiyet duygusu barındırmayan her anlayış çökmeye mahkumdur.
İşte Allah Resulü de bu kaide sebebiyle Medine’de birliği sağlayıp Barış ortamında tebliği daha fazla insana ulaştırma adına bir sözleşme ortaya koymuştur.
Bu sözleşmenin adı Medine vesikasıdır.
Sözleşmenin içeriği uzun olduğundan ana başlıklar halinde muhtevasından bahsedeceğiz.
Peki! Ne kaideler vardı Medine vesikasında?
- Ensar ve Muhacirler ve onlara tabi olanlar tek bir ümmettir.
- Bozgunculuk ve tecavüz olmayacak. Haksızlık kendi evlatlarından gelse bile ona karşı hep birlikte karşı koyulacaktır.
- Cinayet işlenmeyecek, işlendiği takdirde muhacir ve Medine’deki her aile diyetleri arasında eşit ödenecek.
- Müminler, borçlu olanların kurtuluş akçerlerini kendi aralarında ayarlayıp birlikte ödeyecek.
- Medine içinde ve dışında güvenlik sağlanacak ve emniyet alınacak ancak suç işleyenler bundan hariç tutulacak.
YAHUDİLERLE YAPILAN ANLAŞMA
- Din hürriyetine sahip olacaklar.
- Müslümanları tabii olan Yahudiler bir haksızlığa uğradığında yardım görecekler.
- Bir harp çıkarsa birbirlerine yardım edecekler.
- Savaşa katılan Yahudiler masraflara ortak olacaklar.
- Müşrikleri kimse himayesine almayacak, himaye alan kimseler himayeden çıkacak.
SAVAŞ HÜKÜMLERİ
- Medine içinde harp yasaktır.
- Dışarıdan bir saldırı olursa taraflar bölgelerini savunacaklar.
- Bir tarafın yaptığı sulh’ü diğer taraflarda kabul edecek.
- Yahudilerin masrafları kendilerine, Müslümanları masrafları da kendilerine ait olacak.
- Savaş durumu olduğu takdirde taraflar birbirlerine yardım edecekler.
- Taraflar daima birbirine iyi davranacak, kötü davranışlardan uzak duracaklar
ADALET
- Aralarında antlaşmazlık çıkarsa peygamberin verdiği karara bağlı kalacaklar.
- Yahudileri peygamberden izin almadıkça askeri bir sefere çıkmayacaklar.
Bu antlaşma hicretin 1.yılında yapılmıştı. Ancak Yahudiler her zaman yaptıkları gibi ihanetin parçası olmaktan geri durmadılar.
İlk etapta peygamberi kendi taraflarına çekmek hayaliyle gelişine ses çıkarmadılar.
Ne zaman ki, onu kontrol edemeyeceklerini anlayınca artık başka planları devreye sokmaya başladılar.
İslam’a karşı tavır almaya başlayan Yahudiler İslam’ı seçen Yahudiler hakkında bile akıl almaz hezeyanlarda bulunuyorlardı.
Bu duruma en net örnek Abdullah Bin selamdır.
Kendisi Tevrat’ı iyi bilen, peygamberlik özelliklerine vakıf bir Yahudi âlimiydi.
Peygamberle tanışınca ona iman etti
“Ya Resulallah beni kavmime sor” diye Allah resulüne teklifte bulundu.
Kavmi ilk etapta onu methettiler sonra ise Müslüman olduğunu öğrenince aşağıladılar.
Bir başka durumda daha önce olmayan ama Müslümanların hâkimiyetiyle menfaatleri icabı Müslüman gözüken kâfirler ortaya çıkmaya başladılar.
Bunlar azgınlar Müslümanlar için en tehlikeli olan münafıklardı.
Hedeflerine ulaşmak için Yahudiler ve münafıklar işbirliği yapmaktan çekinmediler.
Yahudiler her fırsatı kullanıyorlardı. Bir seferinde Sad bin Kays Evs ve Hazreç’e bağlı gençlerin samimi sohbetini sabote etmişti. Onların arasına gönderdiği Yahudi bir gençle onlara Buas harbini hatırlatarak yara kaşımıştı. Allah Resulü yetişmeseydik kan dökülecekti.
Münafıklar bazen çok ileri gidiyor ve Yahudilerle iş tutuyor olsalar da müslümanlar anlaşmaya Sadık kalmaya Özen gösteriyorlardı.
Çünkü Müslüman demek emin kimse demekti.
Rabbim bizleri kafirlerin ve münafıkların şerrinden muhafaza eylesin!