Rabbimde bizleri var etmiş yanlışı ve doğruyu hayat kitabımız olan kuran-ı kerim ile ortaya koymuş, nasıl uygulanacağını Allah Resulünün örnekliği ile bizlere haber vermiş ve karşılığında kullarından bu emirlere uymamızı istemiştir.
İnsanoğlunun serüveni hata ile başlamış bir varlıktır. Rabbimiz Âdem babamıza bütün cennet nimetlerini bahşedip de bir ağacı yasaklamasıyla başlayan bu imtihanda şeytanın tuzağına düşüp nefsine yenilmesiyle ilk hata ortaya çıkmış ve aynı zamanda bu hata ile birlikte de ilk tövbenin kapısı da aralanmıştır.
Toplumları ayakta tutan değerlerin başında ahlaki ve sosyal kurallar gelmektedir. Bir toplumda gayri ahlakilik zirve yapmış ve sosyal hayatta gösterilmesi gereken saygı ortadan kalkmışsa, o toplumun çökmesi kaçınılmazdır.
Birçoğumuz zaman zaman Rabbimizin emirlerini ya basite alıyoruz veya kabul etmiyoruz. Peki! Ama basite alma veya kabul etmemek Müslüman kimliğini yok etmez mi?
Bizler İslam’ı ve Allah Resulünü anlatmak istediğimizde önce cahiliye dönemine atıfta bulunur sonrada İslam’dan sonraki yaşantı ile alınan sonuçları ortaya koyarak da İslam’ın toplumlara kattığı güzellikleri ifade etmeye çalışırız.
İnsanoğlu kendini mutlu eden sözleri ve fiilleri sever ancak hüzün veren söz ve fiillerden nefret eder. Hâlbuki insanoğlu bu hayatta hüzne de mutluluğu da gebedir. Her iki hâl ile de imtihan olur.
